18 Ekim 2018 Perşembe

İKİ KUZENDEN SÜRPRİZ SİNGLE…


Mr. Jade, "Welcome to Turkey" adlı bir single hazırladı. Söz ve müziği İsmail YK ve Hasan Yurtseven imzasını taşıyan "Welcome to Turkey", bu yazın hit şarkısı olacağa benziyor.


İsmail YK'nın Avrupa'da yaşayan iş adamı kuzeni Mr. Jade, sürpriz bir projeyle müzik dünyasına adım attı. Mr. Jade, söz ve müziği İsmail YK'ya ait "Welcome to Turkey" ( Türkiye'ye Hoş Geldiniz) adlı bir single hazırladı. İsmail YK, kuzenine yalnızca şarkı vermekle kalmadı, aynı zamanda stüdyoya da girdi ve şarkıyı onunla birlikte seslendirdi.

Boğazda klip.



Birbirlerine her zaman destek olduklarını söyleyen iki kuzen, "Welcome to Turkey" şarkısına geçtiğimiz günlerde klip çekti. İsmail YK ve Mr. Jade, klip için İstanbul Boğazı'nın etkileyici manzarasında, lüks bir teknede kamera karşısına geçti. İkiliye çekimlerde Avrupa'nın çeşitli ülkelerinden gelen birbirinden güzel mankenler eşlik etti. Klibin yönetmen koltuğunda ise İsmail YK'nın "80 80 160" klibinin de yönetmenliğini yapan Mr. Jade oturdu.

17 Ekim 2018 Çarşamba

YAVUZ DİZDAR’DAN ÇOK KONUŞULACAK İKİ YENİ KİTAP PROJESİ GELİYOR…


Gıda Hattı sitesinde yer alan habere göre ünlü Onkolog Yavuz Dizdar’dan çok konuşulacak iki yeni kitap projesi geliyor. İşte Gıda Hattı’nda yer alan haberin ayrıntıları.

“Radyasyon Onkolojisi alanında Türkiye'nin en önemli isimlerinden Dr. Yavuz Dizdar, 2 yeni kitap projesini sosyal medya hesabından duyurdu.
Açıklamasında “Önümüzde iki tane projemiz var. Bu projelerin bir tanesi doğrudan içinde bulunduğumuz sistemi açıklamaya yönelik, yani biz buraya nasıl geldik? Yani bir nehir söyleyişi, bir cins biyografi. Adını da “Vicdan hayat kurtarır” olarak belirledik.” dedi.
Yavuz Dizdar, açıklamasına şöyle devam etti:
“İkinci çalışma ise aslına bakarsanız şu an okuma aşamasında, editöre gitti. Orada olay biraz daha işin bilim kısmına çıkıyor. Ama rahat okunsun diye, biraz kurgu bilimsel yayın olacak. Yani sindirim sisteminden yola çıkarak bir bilim eleştirisi ve farklı görüşler atılabilir mi ortaya, onu tartışacağız. İzleyiniz, inanınız bu yoldan yürüyerek, aslında çağı döndürmeye çalışıyoruz. Tıkanmış olan çağ sizin sayenizde dönecek. Birbirinizi sevin, tartışın ama kavga etmeyin.”
Yavuz Dizdar kimdir?
Yavuz Dizdar 1964 yılında İstanbul’da doğdu. İstanbul Erkek Lisesi’ndeki orta eğitimini 1982’de; İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi’ndeki eğitimini 1988’de tamamladı.
Tıp eğitiminin ardından, o yıllarda Siirt’e bağlı olan Batman’da yaklaşık bir yıl mecburi hizmet yaptı.
1989-1992 yıllarında İstanbul Tıp Fakültesi Farmakoloji Anabilim Dalı’nda ilaç bilimi üzerine, 1992-1996 yıllarında Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı’nda kanser üzerine uzmanlık eğitimini tamamladı.
Bu eğitimlerinin yanı sıra İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü’nde kanser biyolojisi ve immünolojisi doktorası unvanını aldı. Halen aynı enstitüde radyasyon onkolojisi uzmanı olarak çalışmaktadır.
Tıbbi çalışmalarına paralel olarak 1994’ten bu yana Dünya Gazetesi’nde sağlık ekonomisi ve politikası konusunda yazılar yazmaktadır.
İstanbul Üniversitesi’ne ve üniversiter eğitime yönelik yazılarının yer aldığı Fakülte Dergisi, 2008 yılından beri yayın hayatında.
Derginin bütün sayılarına www.fakultedergisi.com adresinden erişilebilir.
Bireysel çalışmalarının amacı, bilimde yeni düşüncenin desteklenmesidir.
Faaliyetlerinin bütünü “hakkaniyetli, bağımsız ve sürdürülebilir bir yaşam” başlığı 

16 Ekim 2018 Salı

ALP GÜVENİR’DEN YENİ SİNGLE…



İkinci single yolda, 100 beste hazırda bekliyor


İlk single’si “Nazar” ile iyi bir çıkış yakalayan Alp Güvenir, ikinci şarkısını müzikseverlerle buluşturmak için gün sayıyor. Yeni single’si ekim sonunda çıkaracak olan başarılı şarkıcının hazırda bekleyen 100’ü aşkın bestesi var.

İş hayatından 180 derecelik dönüş yaparak en büyük hobisi müziğe yönelen Alp Güvenir, çıkış şarkısı “Nazar” ile pop müzik dünyasına iddialı bir giriş yaptı. Yaz aylarına “Nazar” ile damga vuran Güvenir, şimdilerde ikinci single’si üzerinde çalışıyor. Şarkıyı ekim ayı sonunda yayınlamayı planlayan başarılı popçu, “Yeni single’ımı müzikseverlerle buluşturacağım günü iple çekiyorum ve büyük heyecan yaşıyorum. Bu şarkımın da ilki gibi çok sevileceğinden eminim” diyor.

Hem modern sound hem de etnik melodilerle birlikte yüreklere işleyecek Tan Taşçı, Sibel Can, Serkan Kaya’nın aranjörü Sezgin Gezgin’den bomba bir şarkı geliyor...


Dans dersleri alıyor.

Vokal çalışmalarına ara vermeden devam eden Alp Güvenir, yaz boyunca sahne aldığı mekanlarda seslendirdiği yerli ve yabancı şarkılarla dinleyicilerine keyifli saatler yaşattı. Güvenir, sahne performanslarına renk katmak amacıyla dans dersleri de almaya başladı. Şarkı söylemenin yanı sıra besteler de yapan Alp Güvenir’in 100’ü aşkın bestesi bulunuyor. Başarılı popçu, Türkiye'nin önde gelen aranjörlerinin kendisiyle çalışmak istediğini ve bundan büyük mutluluk duyduğunu söylüyor.

15 Ekim 2018 Pazartesi

NARIN İYİ GELMEDİĞİ BİR ŞEY YOK…

Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Dr. Yavuz Dizdar www.yavuzdizdar.com web sayfasında kaleme aldığı makalede narın faydalarına değindi. Ünlü onkolog,” Narın iyi gelmediği bir şey yok. Kalp, dolaşım, bağışıklık, beyin, bilinen bütün sistemleri olumlu etkiliyor.” dedi.

Dizdar şöyle devam etti. “Nar bilimine göre, bu meyve besinin ötesine geçiyor, tıbbi bitkiler sınıfına giriyor. Biz bitkileri, sebze ya da meyveleri genellikle beslenmek amacıyla yiyoruz. Eğer bitki düzenli kullanımda hastalık tedavi edici ya da önleyici etkiye sahipse o zaman tıbbi sıfatını kazanıyor. Narın ise iyi gelmediği bir şey yok. Kalp, dolaşım, bağışıklık, beyin, bilinen bütün sistemleri olumlu etkiliyor. Yani genel bir “kronik hastalık” önleyici; romatizmadan Alzheimer’e kadar aklınıza ne gelirse olumlu etki bildiren yüzlerce çalışma var. Sağlıklı yaşamı uzattığı görüşü çok eski çağlardan beri kabullenilmiş, bereketle, doğurganlıkla ilişkilendirilmiş. İçerikteki maddelere bakınca çok da yersiz bir yakıştırma değil.
Narın sperm üretimine etkileri.
Narın içindekilerin bir kısmı renkli iç tanelerde, bir kısmı bunların çekirdeklerinde, ama bir kısmı da bizim yemediğimiz aradaki beyaz süngerimsi dolgu kısmında. Her bir kimyasal bileşenin adını saymak anlamsız, ama etkileri çok iyi araştırılmış. Birkaç örnek vermek gerekirse, çekirdekler özellikle kalp için koruyucu olan yağ asitlerinden zengin. Tanelere renklerini veren bileşikler kalın bağırsaklarda başka bileşiklere dönüştürülüp ayrı faydalar sağlıyor. Vitamin, mineral, her neyse var. Tıbbi bitki denmesinin haklı nedeni de bu. Bazı bileşikler bağırsak kurtlarının üremesini engelliyor, antibiyotik etki gösterip vücudun mikroorganizmalarını sağlıklı dengede tutuyor, ağız ve diş sağlığı açısından çok faydalı.
Ama erkeklerde sperm sayısını ve kalitesini artırması ise diğerlerinden farklı özelliği. Bu konuda çok araştırma yapılmış. Erkeklerde sperm sayısında gerileme olduğu, sayının ötesinde hareketlilik, yaşama yeteneği gibi kalite unsurlarının azaldığı neredeyse bir on yıldır bilinmekte. Bunun doğal sonucu üreme yeteneğinin azalması, işte nar düzenli tüketilirse bu olumsuz durumun üstesinden gelebiliyor. Sayı ve hareketlilik artıyor. Tarihte bereketlilikle ilişkilendirilmesi bu nedenle anlamsız değil, kadınlarda da benzer etkiye sahip olduğunu varsayabiliriz. Dahası içerikteki bazı bileşikler ise idrar yollarında taş oluşmasını engeller anlamında adlandırılmış.
Nar ve kemoterapi ilişkisi.
Nar ekşisi de çok faydalı, çünkü bileşikleri konsantre halde içeriyor. Ama piyasadaki bütün nar ekşilerinin saf olduğunu söylemek iyimserlik olur hem hazırlanması zahmetli, hem de kaynak yoğunlaştığı için pahalı. Ama nar ekşisinin her şeye rağmen çok faydalı olduğu açık. Nar suyu ise hazırlanırken kabuk ve süngerimsi dokuda yer alan bileşiklerin de bir kısmını alıyor. Lakin narın tanelerinde yer alan çekirdeklerden ancak bunları çiğneyerek faydalanabiliyor. Beri yandan bir de kanser hastaları kemoterapi sırasında nar yememeleri uyarıları var, ama biraz mesnetsiz görünüyor. Tamam nar çok güçlü bir antioksidan, ilacın etkisini kullanım sırasında azaltabilir. Ama bu sadece o güne mahsustur, ilaçların çoğu vücuttan saatler içinde uzaklaştırılır. Dolayısıyla kanser hastaları kemoterapi günü yemeseler bile, sonraki günlerde nar tüketilmelidir. Aksi taktirde vücutlarındaki eksiği bu kadar kolay yerine koyabilecekleri başka kaynak neredeyse yok.”


GEÇMEYEN GRİBAL ENFEKSİYON VE SIK TEKRARLAYAN ÖKSÜRÜK AKCİĞER KANSERİ HABERCİSİ OLABİLİR…



 Özellikle sonbahar ve kış mevsiminde kendini gösteren gribal enfeksiyon eğer bir türlü geçmiyor ve onu sık tekrarlayan öksürük takip ediyorsa dikkat! Uzmanlar bu gibi durumların geçiştirilmemesi gerektiğini ve mutlaka akciğer kanseri açısından da tetkik edilmesi gerektiğini vurguluyor.


Geçmeyen gribal enfeksiyonları ve akciğer enfeksiyonlarını mutlaka dikkate almak gerektiğini vurgulayan Göğüs Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Özkan Demirhan,” Gribal enfeksiyon vücudun dirençsiz kaldığı zamanlarda genelde kendini gösterir. Akciğer enfeksiyonu da aynı şekilde ciddi bir mikrobik ajanla karşılaştıktan sonra vücuttan kolay kolay geçmeyebilir. Özellikle geçmeyen gribal enfeksiyon ve pnömoni dediğimiz durumların altında bir malinite yatabilir. Bundan dolayı mutlaka hekim kontrolünden geçmek gerekir. Öte yandan bu gibi durumlarda asla kafamıza göre ilaçlar almamalıyız. Şikayetlerimiz uzadığı zaman bizi alarma geçiren bir durum olduğunu düşünelim. Özellikle bazı hastalarda birkaç haftadır veya aydır geçmeyen gribal enfeksiyon sonrası yaptığımız tetkiklerde akciğerde kitle tespit edilip kimisini ameliyat etmişizdir kimisini de ameliyat edemeyip onkolojik tedaviye yönlendirmişizdir. O yüzden geçmeyen gribal enfeksiyonlar, öksürük, balgam çıkarma, genel durum bozukluğu, iştahsızlık, kırgınlık gibi belirtilerin altında akciğerde araştırılması gereken bir kitle olabileceğini de aklımızdan çıkarmamalıyız.” dedi.

Tekrarlayan ve karakter değiştiren öksürük en belirgin özelliklerden.

Tekrarlayan ve karakter değiştiren öksürüğün akciğer kanserinin en belirgi özelliklerinden biri olduğuna dikkat çeken Demirhan,” Her ne kadar bizleri rahatsız etse de öksürük vücudumuzun bir savunma mekanizmasıdır. Solumun sistemimize bir partikül girdiği zaman refleks olarak onu öksürükle atmaya çalışırız. Solunum yollarımızda yabancı bir cisim, enflamasyon veya tümör oluşumu olduğu zaman vücudumuz bu duruma öksürük refleksi ile yanıt verir. Sigara içenler özellikle öksürük konusunda dikkatli olmalı. Sigara içenler genelde ‘ben sigara içiyorum ona bağlı öksürüyorum’ zanneder ama aslında bunun altında malignite dediğimiz bir kanser patolojisi de olabilir veya bir tüberkoloz ya da bronşektazi olabilir. O yüzden öksürüğü önemsemeliyiz. Öksürüğümüz olduğu zaman mutlaka hekim kontrolüne gitmeliyiz. Öksürük kesici ilaçlar veya antibiyotikleri kafamıza göre almamalıyız. Tekrarlayan öksürük durumunda öncelikle yapılacak olan akciğer filmi veya tomografi çektirmektir. Öksürükle beraber balgamda kan çıkarma veya ifrazat dediğimiz çok yoğun iltihap çıkarmalar haricinde akciğer patolojisi yoksa öksürüğün diğer sebebi üst solunum yolu enfeksiyonları ve reflü dediğimiz durumlar da olabilir. Bunlar da ciddi öksürüğe yol açmaktadır.” şeklinde konuştu.

Balgamın özellikleri bizi uyarabilir.

Akciğer kanserinin belirtilerinden birinin de balgam çıkarma olduğuna değinen Doç. Dr. Özkan Demirhan,” Balgamın özellikleri bizi uyarabilir. Özellikle sigara içen hastalarımızda balgam karakterinin değişmesi, kokusuz renksiz balgamın enfekte ve kokulu hale gelmesi bizim için alarm verici durumlardan biridir. Bunun haricinde özelikle balgamda kan görülmesi mutlaka araştırılması gereken önemli noktalardan birisidir. Balgamdan direkt teşhise de gidilebilir. Özellikle kan gelmesi bizi malignite yönünden veya tüberkolozun günümüzde tekrardan gündeme gelmesinden dolayı bu tür hastalıkları atlamamak adına üstüne gitmemiz gereken durumlardır. Dolayısı ile ciddi balgam şikayeti olan hastalarda akciğer filmi, tomografi hatta bronkoskopik inceleme kadar gidiliyor. Balgamda direkt enfeksiyon araştırmak, kültürler veya kanser araştırmak için sitolojik inceleme de yapılabiliyor. İleri tetkikler balgamın özeliğine göre arttırabiliyor ve gerektiğinde daha ileri inceleme yöntemlerinden PET CT çekimine kadar gidebiliyor. Erken evre akciğer kanseri tespitinde ameliyat edilen hastalar olduğu gibi geç dönemde tespit edilen akciğer kanserinde onkolojik tedavi devreye giriyor.” ifadelerini kullandı.


HABER: ŞÜKRİYE ÖZGÜL