6 Haziran 2020 Cumartesi

ŞU HALİMLE BİRÇOK FUTBOLCUDAN DAHA İYİ OYNARIM!

Türk futbolunun efsanevi isimlerinin başında gelen Tanju Çolak, önceki gün Baltalimanı Portaxe'te, Bentonit Kili olan Medikil'in tanıtımını gerçekleştirdi. Firma sahibi Hamit Tecer'in ev sahipliğinde gerçekleşen lansmanda konuşan Çolak, ''56 yaşındayım. Futbolu bırakalı 25 yıl oldu ama bentonit kili gibi doğanın mucizesini kullandığım için şu an yeşil sahalara çıksam emin olun ki bir çok futbolcudan daha iyi futbol oynarım.'' dedi.



Para Almadan Oynadım! 

Uzun zamandır kullandığı ve yenilenmenin sırrı olarak sevenleriyle paylaştığı Bentonit Kili, uzmanlar tarafından Koronavirüs için de önerildiğini duyan Tanju Çolak, içilebilir medikili ‘doğanın mucizesi’ olarak tanımladı. Geleneksel tıpta ve özellikle Osmanlı döneminde salgın hastalıklarla baş etmede kullanıldığı bilinen Bentonit Kili’nin zararlı bakteri ve virüsleri vücuttan attığı da söyleyen Tanju Çolak, “ben aylardır bunu kullanıyorum. İnanın inanmasam bu reklam filminde oynamazdım. Şunu da söylemek istiyorum. Ben bu reklam filminden para almadım. Para almamamın sebebi Bentonit’e inandığım için almadım. Bu doğanın mucizesi ve bunun herkesin kullanmasını tavsiye ediyorum” dedi.

Altın Krampona Özel Koruma!


Lansmana altın kramponuyla katılan Tanju Çolak, ''Maalesef kramponun iki vidası çalındı. Bende böylesine özel bir organizasyona katılırken, güvenlik önlemi alma gereksinimi hissettim. Bu altın krampon herkese nasip olmaz.'' dedi.

Kendimi Aileme Adadım.

Futbolu kadar aşk hayatıyla da bir döneme damgasını vuran Çolak, ''Eski defterleri hiç açmayın arkadaşlar. Ben artık evcimen bir insanım. O defterleri kapatalı çok oldu. Kendimi aileme adamış bir adamım.'' dedi.

5 Haziran 2020 Cuma

SIKI DURUN, SU EL ROMAN GELİYOR...


Sıkı durun, pop müzik dünyası muhteşem bir yetenekle tanışıyor; Su El Roman. 
Almanya’nın Frankfurt şehrinde yaşayan 21 yaşındaki Su; Jokeria adlı singlesinde sergilediği  muhteşem ses ve yeteneğiyle  müzikseverleri büyüleyecek.
 Aynı zamanda sanatçı Rafet El Roman’ın kızı olan Su El Roman, uzun süredir müzikal anlamda kendisini yetiştirmekte. Dans eğitimi alan ve piyano çalan şarkıcı, İngilizce ve Türkçe seslendirdiği şarkıların, söz ve bestelerini de kendisi yapıyor.Müziğin, kendisi için en büyük tutku olduğunu belirten Su El Roman, bir yandan da Frankfurt Darmstadt Technical University’de fizik mühendisliği eğitimini sürdürüyor. Babasının müzik konusunda en büyük destekçisi olduğunu söyleyen, Su El Roman’ın, Jokeria isimli single’ı ,El Roman Müzik ve NETD işbirliği ile 29 Mayıs’ta, dijital platformlarda yerini aldı. Son yılların en popüler yönetmeni Murat Joker’in çektiği klipte, Su’nun ve dansçı ekibinin  performanslarını soluksuz izleyeceksiniz…


İHA HABER MÜDÜRÜ ÖMER KILIÇ: ”TÜRK DOKTORLAR ÇOK CESUR VE ÇOK TECRÜBELİLER”


Türkiye’nin en büyük haber ajanslarından İHA (İhlas Haber Ajansı) haber müdürü Ömer Kılıç Haberuçur'a özel açıklamalarda bulundu. Kılıç,” Türk doktorlar çok cesur ve çok tecrübeliler. Dünyada yapılmaya cesaret edilemeyen ameliyatları ülkemiz doktorları yapıyor. Bu konuda binlerce yaşama dönüş hikayesi servis ettik dünya basınına.” dedi.

1994 yılından bu yana Türkiye’nin uluslararası haber ajansı İHA’da gazetecilik görevini sürdüren Ömer Kılıç Türkiye’de sağlık sektörünün geldiği nokta ile alakalı önemli açıklamalarda bulundu. Kılıç,” Türkiye son 25 yıl içinde sağlıkta çok önemli gelişmelere imza attı. En üst teknoloji ile donatılmış çok sayıda özel hastane açıldı Türkiye’de. Devlet hastaneleri ve Eğitim ve Araştırma hastaneleri özel hastanelerle aynı donanımda. Çok değerli doçent ve profesörlerimiz var. Özel hastaneler kalite açısında Avrupa standartlarında. Hatta daha da iyi diyebilirim. Türk halkı her türlü tedaviye çok kolaylıkla ulaşılabiliyor. Birçok tedaviyi özel hastanede dahi devlet karşılıyor. Yoğun bakımlar, çocuk yoğun bakımları, yenidoğan yoğun bakımları çok donanımlı ve bunların hepsini devlet halkında hiç ücret almadan karşılıyor. Kanser tedavilerini, kalp ameliyatlarını, anjiyoları ve daha birçok tedaviyi devlet karşılıyor. Türk halkı sağlık hizmeti anlamında yurt dışındaki pek çok ülkeye nazaran çok şanslı. Yurt dışında özellikle Amerika’da oranın vatandaşların tedavi masrafları çok pahalı. Bizde yabancı ülke vatandaşları bile kendi ülkelerine kıyasla neredeyse yarı yarıya daha uygun fiyata çok kaliteli sağlık hizmeti alıp tedavi olabiliyorlar.” dedi.
“Yurt dışında doktorlar riske girmek istemiyor.”
Binlerce sağlık haberine imza attıklarını ve dünya gündemine duyurduklarını ifade eden Ömer Kılıç,” çok sayıda sağlık haberi yaptık hala da yapıyoruz. Yurt dışında hasta tedavi edilememiş ya da yanlış tedavi edilmiş, Türkiye’ye geliyorlar ve Türk doktorlar yanlış tedaviyi düzeltiyor. Veya yurtdışındaki doktorlar ‘biz bu ameliyatı yapmayız’ diyorlar hastalar Türkiye’de sağlığına kavuşuyor. Bir gazeteci olarak bu haberler ilgimi çekiyor. Böyle çok haber geçtik yurt ve dünya basınına. Yurt dışında doktorlar riske girmiyor, Türk doktorlar ise bir o kadar cesur ve çok tecrübeliler. Bu haberleri yaparken gururlanıyorum.” şeklinde konuştu.
“Türkiye en az Avrupa kadar güvenli.”
Bir dönem yaşanan terör olaylarından dolayı Türkiye’nin güvenli olmayan ülke konumuna sokulmasını da değerlendiren başarılı gazeteci,” Bir dönem insanlar Türkiye’ye güvenlik gerekçesi ile gelmek istemediler. Son üç yıldır, özellikle 15 Temmuz’dan sonra Türkiye’de terör olayları olmuyor. Avrupa ülkeleri ne kadar güvenliyse Türkiye de o kadar güvenli. Amerika’da okullara bile saldırılar oluyor. Bizde böyle bir şey yok. Terör bütün dünyanın ortak sorunu, dünyanın her yerinde var. Bence insanlar hiç korkmadan Türkiye’ye gelebilir. Ki geliyorlar. Gerek turizm gerekse sağlık turizmi amaçlı. Türkiye’ye her yıl gelen turist sayısı da bunun ispatı.” ifadelerini kullandı.

HABER: ŞÜKRİYE ÖZGÜL

4 Haziran 2020 Perşembe

SONGÜL ALCI: "TÜRKİYE SAĞLIK TURİZMİNDE EN İYİ OLMA YOLUNDA"...


Bütün dünya ile birlikte Türkiye'de de normalleşme süreci başladı. Coronavirüsten alnının akı ile çıkan nadir ülkelerden biri Türkiye. Hatta yıldızı parlayarak çıkan desek daha doğru olur. Son derece sağlıklı ve doğru yönetilmiş bir süreçle gerek siyasi yöneticiler, gerek sağlık çalışanları ve hekimler, gerekse de hastaneler sadece ülke vatandaşlarından değil tüm dünyadan tam not aldı.
Şimdi artık güzel ve güneşli günlere yürümenin zamanı. Turizmde ve sağlık turizminde dünyanın göz bebeği ülkemiz. Özellikle saç ekimi alanında dünyada hala en çok tercih edilen ve en güvenli ülkelerden biri Türkiye. Türkiye'de saç ekimi denilince ilk akla gelen isim tabi ki sevgili Songül Alcı oluyor. Biz de başarılı saç ekim kraliçesine hem Covid sonrası alınan önlemleri hem de saç ekimi ve estetik trendlerini sorduk. 


- Türkiye normalleşme sürecine girdi. Coronavirüsten Dünyada başarı ile çıkan nadir ülkelerden biriyiz. Bu süreçten sonra Türkiye'de sağlık turizmine talep daha da artabilir öngörüsündeyim. Siz ne düşünüyorsunuz?

Uzun yıllardır bu sektördeyiz ve ülkemiz adına sağlık turizminde büyük ilerleme kat ettik.  Her zaman ülkemizin ve özellikle İstanbul’un bu konudaki ayrıcalıklı imkanlarını ve konumunu ulusal ve uluslararası düzeyde dile getirdik ve getirmeye de devam edeceğiz. Özellikle Covid-19 sürecinde sağlık hizmetleri anlamında önemli işlere imza attık ve sektör olarak çok iyi yönettik bu süreci. Sağlıkçılar için her kayıp trajiktir ama süreci ve tabii ki kayıplarımızı bunu bu denli yoğun ve yüksek nüfusa sahip bölgede en asgari düzeyde tutabildik. Ve tüm bunlar uluslararası platformda da fark ediliyor. Ama maalesef hakkettiğimiz repütasyona sahip değiliz. Özellikle batı medyasında orta doğu ülkesi algısı hâkim. Ama biz objektif değerlendirildiğinde hem sağlık personeli hem tesisleşme hem de teknik ekipman anlamında dünyanın önde gelen ülkeleri arasındayız. Ve tüm bunlar bizi ilerleyen dönemlerde sağlık turizminde daha da ileriye taşıyacak. Korona sürecinde ülkemiz sağlık personeli ve sağlık tesislerimizin kalitesi daha da farkedildi ve ileriki dönemlerde bakanlığın da çalışmaları ile sağlık turizminde belkide en iyi olma yolunda olacağız.

HER HASTAMIZA ANADİLİNDE HİZMET VERİYORUZ

- Siz saç ve estetikte çok başarılısınız. Kaç ülkeden size başvuruyorlar?

Bizim hasta portfüyümüz çok geniş. Hiçbir zaman belli bir ülkeye ve piyasaya yönelik çalışmadık. Hedefimiz hep ulaşılabilir ve üst düzey bir hizmet vermek oldu. Buna bağlı olarak son 19 yılda dünyanın dört bir yanında estetik branşlarında ve özellikle saç ekiminde çok iyi bir noktaya geldik. Her hastamıza anadilde hizmet verebiliyoruz. Bugün Yeni Zelanda’dan tutun, Avrupa ülkelerinden Amerika Birleşik Devletlerine kadar geniş bir hasta profilimiz bulunuyor.

- Aldığınız ödüller de var. Hayırlı olsun. Biraz bahseder misin?

Ödüller bizim için tabii ki çok değerli, özellikle sektörel olarak verilen bu ödüller objektif ve bilimsel değerlendirmeler sonucunda veriliyor. Ama bizim için en önemli ödül hastalarımızın hayatlarına dokunabilmek ve onlara güzel ve sağlıklı bir gelecek sunabilmek.


- Normalleşme sürecinde ne gibi tedbirler aldınız?

Bu süreçte biz de tabii ki çalışmalar yaptık. İlk etapta Sağlık Bakanlığının yönetmelikleri hayata geçirdik. Aslında bizim adımıza çok fazla değişen bir şey olmadı. Ameliyathaneler zaten her zaman steril ve her türlü bulaşıcı hastalıktan koruyacak düzeyde işletiliyor. Bizim için asıl değişiklik hastalarla temasta oldu. Hastalarımızla çok yakın duran bir ekibiz. Ofis ve klinik ortamında sosyal mesafe, maske ve dezenfeksiyon ayrılmaz parçalarımız oldu. Bunlara ek olarak ofis ve bekleme alanı gibi açık ve ortak bölgeler günlük olarak sterilize ediliyor. Yüz maskeleri, hastalara takılan maskeler, hava dezenfeksiyonu, girişte ateş ölçme ve yakında korona testleride rutine girecektir.

- Bu süreçte estetik ve saç ekimi olacaklar neye dikkat etmeli?

Sırf bu süreçte değil, her zaman hastane ortamında ve tıbbı gereksinimler dikkate alınarak yapılmasına dikkat edilmesi gerekiyor. Saç ekimi cerrahi bir süreç olup, bu işlemi diğer cerrahi işlemlerden ayrı görülmemesi gerekiyor. Bu işlemi hastane dışı ortamlarda daha fazla görüyorduk artık hastane yapılmaması gerektiğini korunma
sterilizasyon önlemlerinin ne kadar mühim olduğu kişiler fark etmiş yıllardır söylediğimiz hastane ortamına daha da dikkat edeceklerini umuyorum.

- Yaz mevsiminde en çok hangi yöntemleri uyguluyorsunuz?

Yaz dönemi genelde tatil dönemi olduğu için ufak estetik müdahaleler sıklıkla yapılıyor. Saç PRP ve mezoterapiler elbette güneş deniz seyahatleri, havuz etkisini azaltmak, kıştan çıkmış saçımızı güçlü tutmak için önemli. Saç ekimi düşünülenin aksine yaz mevsiminde de yoğunlukla yapılan bir işlemdir. Karantinadan çıkan kişiler evde fazlasıyla aynaya baktılar, kliniğimizi tedbirler dolayısıyla fazla yoğun tutmadan işlemlerimizi gerçekleştiriyoruz.

ERKEKLER ESTETİK KONUSUNDA ZİNCİRLERİNİ KIRDI

- Bu sene trendler var  mı? Estetik, saç, sakal, kaş olarak ayırırsak.

Estetik alanında aslında son dönemde gördüğümüz bir trend var. Artık erkekler de kadınlar kadar saç ekimi haricinde estetik işlemler talep ediyor. Bu konuda hem dünyada hem de ülkemizde erkeklerde bir geri durma ve çekinme vardı. Artık bu zincirlerin kırıldığını görüyoruz. 

Saç, sakal veya kaç ekiminde ise genel rağbet devam ediyor. Ağrısız ve safir yöntemler bugün en çok uyguladığımız yöntemler arasında. Bu teknikler sayesinde daha ağrısız, daha hızlı iyileşen, sonuç veren ve en önemlisi doğal sonuçlar alıyoruz. 

- Son olarak eklemek istediğiniz başka bir şey var mı?

Çok güzel ve geniş imkanlara sahip bir ülkede yaşıyoruz. Bu coğrafyada işini en iyi şekilde yapmaya çalışan ve her gün bir adım daha ileri gitmek için çabalayan çok insan var. Özellikle insanların hayatına en önemli noktada dokunan sağlık hizmetleri. Covid-19 sürecinde artık daha da ön plana çıktık. Güven veren bu profilimizi daha da ileri taşımak için hepimiz elimizden gelenin en iyisini yapıp, fark yaratmaya çalışıyoruz.

2 Haziran 2020 Salı

BUERGER HASTASI ŞİFAYI TÜRKİYE'DE BULDU...

Ülke ülke gezdi hastalığına çareyi Türkiye'de buldu. Türk profesörün yaptığı “Hibrit Yöntem” ile Suriyeli Muhammed'in ayağı kesilmekten kurtuldu. Buerger hastaları için geliştirilen yöntemle hastalık gerileyebiliyor ya da uygun hastalarda uzuv kayıplarının önüne geçebiliyor.  

Buerger hastalığı ile mücadele eden Suriyeli Muhammed Bakour dayanılmaz acılarına çare bulabilmek için ülke ülke gezdi. En son gittiği Suudi Arabistan'da doktorlar ameliyat şansının olmadığını ve ayağını kaybedebileceğini söylediler. Yakınları aracılığı ile Prof. Dr. Yusuf Kalko'ya ulaşan Muhammed Bakour başarılı bir operasyonun ardından İstanbul'da sağlığına kavuştu. Dayanılmaz acılarından kurtulmanın mutluluğunu yaşayan genç adam,"Buerger hastalığı nedeni ile çektiğim acıları tarif etmem mümkün değil. Çok ülke gezdik ama hiç bir yerden yüzümüzü güldürecek bir yanıt alamadık. En son gittiğim Suudi Arabistan'da tedavi şansımın olmadığı söylendi. Son umudumuz olan Prof. Kalko İstanbul'da benim mucizem oldu. Kimsenin yapılamaz dediği ameliyatı yaptı ve ben sağlığıma kavuştum. Acılarım dindi ayağım kurtuldu. Mutluluğumu tarif edemem. Allah ondan razı olsun."dedi. 

Sigara kullanımına yeniden başlanması ile nüks eder.
Buerger hastalığı ile ilgili Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Yusuf Kalko ise şu bilgileri paylaştı.
”Buerger hastalığı orta ve küçük çaplı atar ve toplar damarların sigaraya bağlı olarak tıkanması ile oluşan ciddi bir rahatsızlıktır. Damarlar iltihaplı bir pıhtı ile tıkanır ve parmaklara giden kan akımı azalır. Bu damar sorunu, sigara hayatınızda var olduğu sürece devam eder. Zamanla parmaklarınızı, ellerini, ayaklarınızı, bacaklarınızı etkisi altına alır ve iyileşmeyen yaralar oluşur. Enfeksiyona bağlı bu derin yaralar eğer sigara bırakılmazsa zamanla kangrene dönüşür ve uzuv kaybına neden olur. Hastaların dörtte birinden fazlasında ise ayak ya da bacaklar kesilme aşamasına gelir. Buerger hastalığı genellikle 20 – 40 yaş arasında kendini gösteriyor. Ancak günümüzde ne yazık ki, 16-17 yaşlara kadar indiğini görüyoruz. Genelde erkek hastalığı olarak bildiğimiz bu rahatsızlığı son yıllarda kadınlarda da görmeye başladık. Buerger hastalığı sigara kullanımına bağlı gelişiyor. Ancak kapalı ortamda yoğun sigara dumanına maruz kalan ve pasif içici olarak adlandırdığımız kişiler de tehlike altında. Çünkü bu rahatsızlık aslında bir sigara alerjisi… Herkeste görülmez ancak alerjik yatkınlığınız varsa sigara kullanmasanız bile, yanınızda içilen sigaranın dumanı sizi etkiler ve rahatsızlığı ortaya çıkarır. Bu hastalıktan korunmak veya kurtulmak için sigaradan ve sigara dumanına maruz kalmaktan tamamen uzak durmak gerekir. Çünkü 30 yıl sonra ya da 50 yıl sonra eski alışkanlığınıza geri dönerseniz eski hastalığınız da size geri döner.” dedi.
Ameliyat şansı olmayan hastaların yüzünü güldüren tedavi “Hibrit Yöntemler”
Buerger tedavisinde uyguladıkları yeni tekniklerle uygun hastalarda çok başarılı sonuçlar aldıklarını ifade eden Prof. Kalko,”Buerger hastalarında tedavinin en önemli adımı sigarayı bırakmaktır. Sigaradan uzak durulmazsa yapılan diğer tedavilerin de faydası olmaz. Medikal tedavilerde kesin olarak iyileşme şansları yoktur. Sigarayı bırakan kişilerde amputasyon (doku ve uzvun kesilmesi) riski oldukça düşüktür. Sigara bırakılmadığında ise yaralar geçmez, tekrar açılır ve çok sayıda amputasyon gerekebilir. Bu hastalığa sahip çok az sayıda hastada damarlar bypass cerrahisi için uygundur. Fakat çok sayıda hastada, hastalık tedavilere cevap vermez ve uzvun kesilmesine karar verilir. Biz damar hastalıklarında uyguladığımız Minimal İnvaziv Damar Cerrahisi yöntemini, uygun Buerger hastalarına da uyguluyoruz. Lokal anestezi ve minik kesilerle problemli bölgeye müdahale ederek bypass yapıyoruz. Bazı hastalarda bir miktar uzuv kaybı olabiliyor ama ayağı kurtarabiliyoruz bu da hasta açısından çok önemli. Yeni uyguladığımız bir diğer teknik de Hibrit Yöntemler. Hibrit yöntemleri biz şah damarı hastalıklarında ve bacak damarı tıkanıklıklarında aktif bir şekilde kullanıyoruz. Aynı anda hem açık cerrahi, hem anjiyo ve balon uygulamaları ile stent uygulamalarını yapma şansı doğuruyor bize bu teknik. Dolayısı ile daha önce ameliyat şansı verilmeyen birçok hasta bundan artık faydalanabiliyor. Hibrit yöntemleri Buerger hastalarına da uygulamaya başladık. Ana damarı tıkalı olan her Buerger hastasına uygulanabiliyor. Diz, kasık, diz üstü, diz altı bölgesi tıkalı olan ve hiç kan akımı olmayan hastada bunu uygulayabiliyoruz. Buerger hastalarının damarlarını tıkayan iltihap oldukça yumuşak ve mukus kıvamında olduğu için bu damarın standart yöntemlerle temizlenmesi çok zordur. Biz geliştirdiğimiz teknikle önce 20-30 santimlik bölgeden solucan gibi olan o plağı koparmadan çekip alabiliyorsun. Sadece çıkarmak yetmiyor bu plağı aynı zamanda diz bölgesinden bir de anjiyo aleti ile giriyoruz ve ince bir tel yardımı ile küçük balonlar yaparak ayağa kadar damarını açabiliyoruz. Sonra da hem yukarı hem aşağıyı açtığımız için damarı getiriyoruz ve uç uca dikiyoruz. İki borunun birleştirilmesi gibi düşünün. Ve devamlılık sağlanıyor. Çok ciddi istirahat ağrıları olan hastalar ameliyattan hemen sonra rahatlıyor en önemlisi de uzuv kayıplarının önüne geçilmiş oluyor. Bu sayede ameliyat şansı verilmeyen birçok hastaya ameliyat şansı doğuyor. Uyguladığımız teknikte aynı anda hem açık hem kapalı yöntemler kullanıldığı için işlem süresi 1-2 saat arasında değişiyor. Belden uyuşturarak yapılıyor. Ameliyat sonrası hastaların kesinlikle sigaradan uzak durması gerekir ve ömür boyu kan sulandırıcı kullanmaları gerekir. ” şeklinde konuştu. 

YAZ TATİLİNDE CORONAVİRÜSE KARŞI NASIL TEDBİR ALALIM?

Normalleşme sürecine girdiğimiz şu günlerde en çok merak edilen soruların başında yaz tatilinde coronavirüsten nasıl korunacağız konusu yer alıyor. Konu ile ilgili tüm bilinmesi gerekenleri İstinye Üniversitesi Liv Hastanesi Çocuk Enfeksiyon Uzmanı Doç. Dr. Murat Sütçü anlattı. 



* Koronavirüs salgını sürerken yaz tatili dönemine de gireceğiz. Özellikle yazlıkçı aileler kalabalık sitelerde evlerine gidecek. Sizce bu süreçte alınacak en önemli önlemler neler?

Yazlık beldeleri kısıtlamaların kalkmasıyla çok kalabalık hal alacaktır. Ayrıca, tatilin vereceği rehavet insanlarda virüs önlemlerinin gevşemesine neden olacaktır. Bundan dolayı bireylere pandeminin halen devam ettiği kendimizi korumamız gerektiği sık sık anlatılmalıdır.  Burada temel nokta; her zamanki gibi 1.5 metrelik sosyal mesafenin korunması ve maske kullanımı olacaktır. Temel ihtiyaçlar için sosyal temas sağlanmalı bunun dışında kalabalık alanlara gidilmemelidir. Bu temel ihtiyaçlar için ailede bir kişi görevlendirilmelidir. 

* Havuz ve denize girerken nelere dikkat etmeliyiz?

Burada önemli olan ortak kullanılan alanlardaki sorunlar olacaktır. Birçok kişinin ortak kullandığı havuzlarda sosyal mesafeyi korumak virüsün bulaştırıcılığını önlemeyebilir. Taşıyıcı veya hasta birinin ağız ve burnundan suya geçecek virüs sizi enfekte edebilir. Burada kişisel ve ailelerin kullandığı havuzlar, temizlik ve bakımı yapıldığı takdirde güvenilir kabul edilebilir. Denizlerimizde bildiğiniz gibi tuzlu su bulunmaktadır. Şu anki bilgiler tuzlu su virüsü öldürmemektedir. Ayrıca denizde akıntıyı da varsayarsak sosyal mesafe bizi korumayacaktır. Özellikle kalabalık yerlerde denize girmemek daha güvenilir durmaktadır.

* Sıcak havada virüsün bulaşma riskinin azaldığı doğru mu? 

Evet sıcak havada virüsü özellikle havadan bulaşı azalmaktadır. Burada bilimsel çalışmalar 25 derecenin üzerindeki sıcaklıklarda virüsün bulaştırıcılığını azaldığını göstermiştir. Ancak yakın temas hava sıcak bile olsa risk oluşturacaktır. 

* Dışarıda vakit geçirdikten sonra eve girerken alacağımız önlemler neler?

Daha önceden de bildiğimiz önlemleri uygulamak olacaktır. Bunlar, ellerimizi sabunla yıkamak, imkan varsa duş almak, dışarıdaki kıyafetlerimizi çıkarmak ve onları havalanabilir alanda tutmak, yanımızdaki yiyecek veya araç gereçlerinde poşetini, kutusunu dışarda bırakmak olacaktır. Burada önemli bir nokta temizliği takıntı haline getirip aşırı bir şekilde çamaşır suyu, deterjan kullanmak ortamdaki ve vücudumuzdaki mikrobiyotayı bozup bağışıklığımızı düşürmeye neden olmasıdır.

* Tatil beldelerinde sağlık hizmetleri yeterli olur mu? 

Buradaki sağlık hizmetleri hem sayısal hem de nitelik açısından yeterli olmayacağını düşünüyorum. Bu beldeler yaz aylarında nüfus dolmakta ancak sağlık hizmetleri bunlara yetersiz kalmaktadır. Hem pcr, laboratuvar ve görüntüleme gibi virüsün tanısı koyacak testlerde yetersizlik olabilir. Hastanenin yatak kapasitesi de burada yetersiz kalacaktır. Sonuç olarak virüsle yaşamayı bir süre devam ettireceğiz. Burada önlemleri riayet edersek hem hastalığın yayılımını engelleyip hem de gündelik olağan yaşantımıza kısmen de olsa dönebileceğiz.

SPAGO ISTANBUL, YENİLENMİŞ YAZ MENÜSÜ İLE KAPILARINI TEKRAR AÇTI


Nişantaşı'nın en prestijli adresi The St.Regis Istanbul’un teras katında yer alan, iki Michelin yıldızlı dünyaca ünlü şef Wolfgang Puck’ın ikonik restoranı Spago, 2 Haziran itibariyle misafirlerini yeniden ağırlamaya başlıyor.    Muhteşem boğaz manzaralı açık terası, uluslararası hijyen standartlarına sahip servis kalitesi, ön tarafta Deniz Zengin’in direktörlüğü ve mutfakta yeni şef Bahadır Abul imzalı yaz menüsü eşliğinde enfes lezzetleri misafirlerinin beğenisine sunan Spago, yaz boyunca Istanbul’un en çok tercih edilen mekanlarının başında gelecek. Gastronomi dünyasının öncülerinden biri olarak lider konumunu koruyan; mutfak sanatları, servis ve stil açılarından trendleri belirleyen Spago, master şef Wolfgang Puck'ın "çiftlikten masaya" felsefesiyle farklı bir lezzet kültürü sunuyor. Yerel pazarlarda bulunan ürünlerle her mevsim değişen menüde Wolfgang Puck’ın meşhur taş fırın pizzaları, mezeleri, el yapımı makarnaları, zengin antre seçeneklerinin yanı sıra, farklı mutfaklardan esintiler taşıyan tatlar da yer alıyor.

Yenilenen Hizmet Saatleri 12.00-20.00 | Gel-AL & Paket Servis & Kokteyl 12.00-18.00 | Öğle Yemeği & Pizza & Kokteyl 18.00-22.00 | Akşam Yemeği & Sushi & Bar

OBEZİTE CERRAHİSİ NEDEN KİŞİYE ÖZEL YAPILMAK ZORUNDA?



İstinye Üniversitesi Liv Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Turgut İpek anlattı.
"Laparoskopik, robotik ve tek delik cerrahisi gibi hastanın talebi ve kilosu ile bağlantılı olarak obezite ameliyatları yapılabilmektedir.
Obezite cerrahisi sorası hasta sadece kilo vermekle kalmaz tansiyonu düşer ve dengelenir, trigliseridi, kolesterolü düşer, diyabet sorunu çözülür. Kişi daha sağlıklı ve konforlu yaşama kavuşur.
Günümüzde sıklıkla uygulanan cerrahi teknikleri şunlardır: sleev gasrtektomi ( tüp mide) türkiyede ve dünyada çok sık uygulanıyor. Mini gastrik bypass gibi cerrahi yöntemler en çok uygulanan yöntemler arasında. Ancak bu yöntemlerin mutlaka kişiye özel yapılması gerekir. Herkese aynı ameliyat yapılamaz.
Yabancı hastalar özellikle ameliyat tekniği ismi vererek bu ameliyatı olmak istediklerini belirtiyor. Ancak öncesinde yapılana birtakım tetkiklerden sonra hastanın bu ameliyata uygun olup olmadığını uzmanlar belirler bu doğrultuda ameliyat planlanır. Unutmayın! Obezite cerrahisinde uygulanan cerrahi teknikler tamamen kişiye özeldir. Herkese aynı teknik uygulanmaz. "

1 Haziran 2020 Pazartesi

PROF. KALKO:"TÜRKİYE SAĞLIK TURİZMİNDE DÜNYADA BİR NUMARA OLACAK"...



Corona sürecinde yaşanan ekonomik dalgalanmalar tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de önemli günden maddeleri arasında yer alıyor. Kalp Ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Yusuf Kalko katıldığı bir televizyon programında iddialı açıklamalarda bulundu. Normalleşme süreci ile beraber Türkiye'nin sağlık turizmine ağırlık vermesi gerektiğine vurgu yapan Kalko:"Türkiye sağlık turizminde dünyada bir numara olacak." dedi. 

Bu fırsatı çok iyi kullanalım.


Corona ile mücadelede Türkiye'nin sağlıkta çizdiği başarılı grafiğin uluslararası arenada ilgi çektiğine dikkat çeken Kalko bunun sağlık turizmi açısından büyük bir fırsat olduğunun altını çizdi. Kalko:" Türkiye sağlık turizminde dünyada bir numara olacak. Yeter ki bu fırsatı çok iyi kullanalım. Turizm Türkiye'nin olmazsa olmazı. Avrupa'nın en büyük turizm ülkeleri olan İtalya, İspanya, Fransa, Yunanistan Corona ile mücadelede çok zor bir süreç yaşadılar ve turizmde ciddi bir gerileme sürecindeler. Uzun bir süre de kendilerine gelemeyebilirler. Bizim doğamız var, tarihimiz var, iklimimiz var ve hastanelerimiz var. Tatil bölgelerinde oteller reklamlarını yaparken afişlerine şehir hastanelerini ya da bulundukları bölgedeki özel hastanelerin görsellerine de yer vererek sağlık turizmine destek olabilirler. İddia ediyorum dünyada kişisel turizm değişecek. İnsanlar gittikleri yerlerin doğası, tarihi güzellikleri dışında artık sağlık açısından donanımına da bakacak. 50 yaş üzerinde kalp krizi riski bulunan bir insan sağlık donanımı açısından güçlü olan ülkelerde tatil yapmayı tercih eder. Bizde deniz var, doğa var, sağlık da var. Bu süreci ülkece çok iyi kullanmamız gerekir.
Sağlık turizmi niye önemli? Kültür turizmi yapan insanlar ülkeye ortalama 900 - 1000 USD bırakıyor. Sağlık turizmi için gelenlerse ise ortalama 8000 - 9000 USD bırakıyor. O yüzden sağlık turizmini çok önemsiyorum. Cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan'ı sağlık turizmine verdiği destekten ötürü de kutluyorum." şeklinde konuştu.