8 Temmuz 2020 Çarşamba

ÜNLÜ FUTBOLCULARIN VAZGEÇİLMEZİ


2014 yılından bu yana ayakkabı sektöründe faaliyet gösteren Chekich, futbolcuların da radarına girdi. Chekich’in yüzde 100 vegan ayakkabıları, Fernando Muslera’dan Yasin Öztekin’e yeşil sahaların pek çok yıldızının ilk tercihi.


2014 yılında kurulan Chekich, kaliteli ve özgün tasarımlarıyla kısa sürede dünyaya açıldı. İtalya, Fransa ve İspanya’nın dev firmalarıyla işbirliği yapan marka, etkileyici tasarımlara sahip vegan ayakkabılarıyla sektörde fark yarattı. 

KALİTELİ, ŞIK, SAĞLIKLI

Chekich marka ayakkabılar, ayak sağlığının büyük önem taşıdığı futbol dünyasında da büyük ilgi gördü. Ayağı kavrayan, konforlu ve şık ayakkabılar üreten Chekich’i tercih eden yıldızlar arasında Fernando Muslera ile Yasin Öztekin de var. 

YÜZDE 100 VEGAN MARKA

Şık tasarımlarıyla Türkiye’nin dört bir yanına ulaşan Chekich, ürünlerinde hayvansal malzemeler kullanmıyor ve kendini “Yüzde 100 vegan marka” olarak tanımlıyor. Chekich aynı zamanda çevreye duyarlı bir marka. Çevre dostu ürünler tasarlayan Chekich, dünyanın geleceği için üretimin her aşamasında sürdürülebilirliğe uyumlu adımlar atıyor.




TÜRKİYE BARIŞ MURAT YAĞCI'YI NEDEN BU KADAR SEVDİ?

Barış Murat Yağcı... Türkiye onu açıkçası şubat ayından itibaren tanıdı. Çocuk kendi çapında bir şeyler yapmaya çalışmış bugüne kadar ama çok da başarılı olamamış. Bu kendi deyimi aslında. "Hiçbir zaman ünlü olmadım. Oyunculukta iddialı değildim.  Basketbolda çok başarılı değildim" diyecek kadar mütevazı bir adam. Bence Barış kendindeki potansiyelin çok farkında olan bir çocuk değildi. Bu potansiyelle yeni yeni yüzleşiyor ya da yüzleşecek...


Her neyse konumuz Barış neden Türk halkı tarafından bu kadar sevildi?
Survivor yorumcusu Hakan Hatipoğlu'nun talihsiz bir tweeti vardı. Şöyle diyor.
"Sercan son 1 ayın yıldızı ama büyük SMS 1 ay önceydi.
Survivor'da her SMS herşey...
Bi parantez; bu ülkede ya mağdur olacaksın ya maço. Bunu yapan her platformda kazanır"
Sayfasından tweetini okuyabilirsiniz...

Şimdi birincisi: Sercan Yıldırım son bir aydır taktire şayan bir başarıya imza attı. Hakikaten yolu açık olsun.
Mevzu bahis performanssa bu yarışmada şubat ayından bu yana çok acayip performanslar gördük biz. Barış bunlardan biri, Berkan bunlardan biri, Cemal Can bunlardan biri, Nisa bunlardan biriydi... Ersin olağanüstü performans gösterdi. Perviz olağanüstüydü adeta kim vurduya gitti. Bunların arasında elenenler var, performansı son zamanlarda düşenler var. Olabilir... Ama bu, bu insanların yan gelip yattığı anlamına gelmez ki. Kaldı ki sakatlandım diye yan gelip yatanı da çok gördük bu yarışmada!

İkinci konu SMS oylaması. Hakan efendi sizin çalıştığınız kanal yöneticileri bu yarışmanın kurallarını belirlemiyor mu? Yarışmacının oy alması demek SMS  demek değil mi? Ne kadar çok SMS o kadar çok reyting değil mi? Ne kadar çok reyting o kadar çok reklam geliri değil mi?  Ne kadar çok reklam geliri o kadar ekmek değil mi sizin için?
Kim veriyor bu oyları? Türk halkı...
" Bu ülkede ya mağdur olacaksın ya maço. Bunu yapan her platformda kazanır" demişsin.
Hatırı sayılır bir takipçi kitlen var, bu halk sayesinde de iyi para kazanıyorsun. Bu halk da seni seviyor. Sen maço musun, mağdur mu? Merak ettim?

Gelelim Barış'ın çok sevilme meselesine. Barışın ne avukatıyım, ne fanıyım. Çocuğu survivora kadar tanımıyordum bile. Önce performansı ile dikkatimi çekti yarışmada. Performansın altını çiziyorum. Hani çok sorgulanıyor ya! Sonra sudan sebeplerle bu çocuğa saldırı başladı. Öyle olgunlukla karşıladı ki her saldırıyı karakterine hayran kaldım. Biraz hakkında araştırma yaptım. Google'de siz de yapın. Çocuğun katıldığı programlardaki röportajlarına bakın. Youtube'de bir kanalı var, bu kanalın içeriğine bakın. Ben bunları inceledikten sonra bir anne olarak onu yetiştiren anneye inanılmaz saygı duydum ve Barış'ı sonuna kadar desteklemeye kadar verdim. Çünkü neden biliyor musunuz?

Bizim bu gibi rol modellere ihtiyacımız var. Bakın çocuklarımızın rol modellerine... Youtuberleri bir inceleyin. İşini iyi yapanları tenzih ediyorum. Küfredenler, seviyesiz yayınlar yapanlar, gençleri olmayacak şeylere özendirenler... Şiddete ve daha birçok çirkinliğe özendirenler... Çocuk efendi efendi çok güzel yayınlar yapıyor kendi kanalından. Kavgacılıktan uzak. Saygıyı öğrenmiş. Gerektiği yerde susmasını çok iyi başarıyor. Ki onun yaşadıklarını başkası yaşasa bu seneki survivorda çok acayip şeyler olurdu.

Sonuca gelirsek Türk halkı evet mağdurun yanında her zaman olmuştur. Bu bizim Osmanlı'dan Atatürk'le devam eden ve günümüze kadar gelen en baba özelliğimiz. Halkımızın bu özelliği ile de ben gurur duyuyorum.

Halk Barış'ı bu kadar sevdiyse mağduriyetinin bir payı var evet ama çocuk kendini hiç bozmadı. 6 ay o ada şartlarında aç susuz karakter sergilemek her babayiğidin harcı değildir. Halk bunu sevdi. Halk efendiliği sevdi. Halk saygıyı sevdi. Halk halkı olduğu halde karşı tarafı incitmemek için susan delikanlıyı sevdi. Halk kin gütmektense vıcık cıcık olmadan dost olabilen Barış'ı sevdi. Halk sakatlandığı halde uğradığı o kadar mobinge rağmen ayakta dimdik durabilen Türk gencini sevdi.

Şimdi klavye delikanlıları... Siz bildiğiniz dilden konuş
maya devam edin. Halk da bildiği dilden konuşacaktır zaten.


Dikkat! Klasik Bypass ameliyatı tarihe karışıyor!

Avrupa kalp cerrahisi derneği (The European Society for Cardiovascular Surgery)  yönetim kurulu üyesi olan Prof Dr Ergun Demirsoy,  klasik kalp ameliyatının tarih olduğunu söyledi.


Koroner kalp rahatsızlıkları günümüzde en önemli sağlık sorunlarının başında geliyor.


Kalbi besleyen koroner arterlerin daralması ya da tıkanması sonucunda ilerleyen durumlarda kalp krizi kaçınılmaz olur. Kalp krizleri sonucunda kalp kasında meydana gelen hasar sonucu, ileriki yıllarda hastaları maalesef kalp yetmezliği gibi tedavisi çok zor bir süreç beklemektedir. İşte yapılan koroner bypass ameliyatlarının ana amacı kalbin pompalama gücünü sağlayan bu kalp kasının gücünü korumaktır. Klasik koroner bypass ameliyatları bilindiği üzere, tıp dilinde sternotomi denen gögüs kemiğinin kesilmesi ile yaklaşık 26-30 cm lık bir kesik ile yapılmaktadır. Böyle bir ameliyattan sonra genellikle hastalar en az 7 gün hastanede yatmakta, sonrasında normal hayatlarına dönmesi 1-3 ay arasında değişmektedir. Ameliyat sonrası oluşan ağrıların ve normal hayata dönmelerinde en büyük sorun kesilen gögüs kemiğinin iyileşme sürecidir. Son yıllarda küçük kesi ile yapılan kapalı kalp ameliyatları büyük rağbet görmeye başlamıştır.
Küçük kesi ile yapılan ameliyatlar sonrası, hastaların çok daha az ağrılarının olması, hastaneden daha çabuk taburcu olmaları ve normal iş ve sosyal hayatlarına çok daha erken dönmeleri nedeniyle hastalar tarafından daha fazla talep edilmektedir. Günümüzde kapak ameliyatlarında ve tek damarı değişecek bypass ameliyatlarında küçük kesi ameliyatları nispeten yaygın olarak yapılmasına karşın, tüm kalp damarlarının küçük kesi ile değiştirilmesi dünyada yeni yapılmaya başlanmıştır. Küçük kesi (kapali) ile yapılan bypass ameliyatlarında, herhangi bir kemik kesilmez. Burada göğsün sol tarafında yaklaşık 7 cm’lik küçük bir kesi ile kaburgalar arasından kalbe ulaşılarak, kalbin tüm damarları değiştirilebilmektedir.
Bu ameliyatların klasik ameliyatlara göre en büyük avantajları;
Ameliyat sonrası;
  • Çok daha az ağrı olması
  • Hastaneden Çok daha kısa zamanda taburcu olmaları (genellikle 4.gun)
  • Normal is ve sosyal hayatlarına çok daha erken dönmeleri (ortalama 3 hafta)
  • Kozmetik olarak ameliyat kesisinin çok küçük olmasıdır (7cm)
Ülkemizde de Prof.Dr.Ergun Demirsoy tarafından küçük kesi (kapali) bypass ameliyatlarını başarıyla gerçekleştirmektedir.
Aynı zamanda Avrupa kalp cerrahisi derneği (The European Society for Cardiovascular Surgery)  yönetim kurulu üyesi olan Prof Dr Ergun Demirsoy, minimal invazive yöntemle bypass ameliyatlarına başladıktan sonra, hastalarının bundan çok memnun kaldıkları ve hem açık hem de kapalı ameliyat önerdikleri hastalarının tamamının kapalı metodu ısrarla istedilerini söylüyor..
Prof Ergun Demirsoy, klasik bypass ameliyatı olacak hastaların en büyük korkularının göğüs kafesinin yarılmasi ve ona bağlı oluşan ağrılar  olduğunu vurgulayarak, kapalı metotla yaptıkları bypass ameliyatından sonra hastaların herhangi bir kemik kesilmediğinden çok az ağrılarının olduğunu ve normal hayatlarına şaşılacak kadar kısa surede dönmelerinden çok memnun olduklarını söylüyorlar. Ayrıca ameliyatın çok küçük kesi ile (7 -8cm) ile yapılmasının hastaları kozmetik açıdan da çok memnun ettiğini ifade ediyor.
Prof Demirsoy, ayrıca bypass ameliyatı sırasında bacaktan alınan damarların da artık endoskopik metotla bacakta bir kesi yapılmadan çıkarıldığını belirterek, klasik metotla yapılan bacakta uzun kesilere gerek kalmadığını belirtiyor. Hatta birkaç ay sonra bir çok hastanın bir kalp ameliyatı olduğunun dışardan anlaşılmasının nerdeyse imkansız olduğunu ifade etmektedir

Kaynak: Dikkat! Klasik Bypass ameliyatı tarihe karışıyor!