9 Eylül 2017 Cumartesi

AŞIRI TERLEME KABUSU BİTİYOR...


Yaz bitti ama birçok kişinin ortak sorunu olan aşırı terleme derdi bitmedi. Soğuk havalarda bile biraz yürüyünce, azıcık efor sarf edince ya da strese girince terler içinde kalanlar var. Özellikle el terlemesi, yüz ve koltuk altı terlemesi bu sorunun başını çekiyor. İnsanlar sosyal yaşantıdan uzaklaşıyor, tokalaşmaya utanıyor. Geçtiğimiz günlerde çok kıymetli hocam Göğüs Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Özkan Demirhan'la konuştuk aşırı terleme sorununu. Meğer Tecrübeli göğüs cerrahlarının yaptığı ameliyatlarla aşırı terleme sorunundan kurtulmak tamamen mümkün olabiliyormuş. Çok önemli bilgiler verdi sevgili hocam. Bir kaç dakika ayırıp okumanızı tavsiye ederim.


"Terleme vücut ısısını ayarlama mekanizmalarından biridir. Aşırı terleme (Hiperhidrozis) normal yaşantımızda ve özellikle yaz aylarında hayatı kabusa çeviriyor. El, yüz ve koltuk altı terlemeleri kişilerin sosyal yaşantısını olumsuz olarak etkiliyor. 

Bizim alanımız el- koltuk altı terlemesi ve yüz kızarması sorunlarıdır. Bunlara yönelik çeşitli tedavi seçenekleri mümkün ancak biz cerrahi yöntem ile aşırı terlemenin önüne geçmekteyiz ve bunda da başarı oranımız oldukça yüksektir.


“Sosyalleşmeyi engelliyor.”

Aşırı terleme şikayeti ile gelen hastayı ilk karşılaşmada tanıyabiliyoruz. Hekim elini uzattığında hasta elini çekinerek uzatır. Tokalaşma aşaması oldukça önemli bir aşama çünkü tokalaşma sırasında hastanın elinin ısısını ve ıslaklığını kontrol etmeye çalışıyorum. Ayrıca bu tarz hastaların çoğunluğu tokalaşmadan önce ya ellerini üstüne siler ya da yanında peçete taşırlar. Bu yüzden konuyu çözmek üzere doktora geldiklerinde bile çekingen olduklarını görüyoruz. Bundan dolayı aşırı terlemenin sosyalleşmede de önemli bir engel olduğu kanısını biz de destekliyoruz. Ellerin dışında yüzde ve koltuk altında meydana gelen aşırı terleme de sosyal yaşantıda sorun teşkil ediyor.


“Eldeki terleme bir hastalık belirtisi değil ama…”

 Aşırı terleme her zaman bir hastalık belirtisi değildir. El ve koltuk altındaki terleme göğüs kafesinin içindeki sempatik sistemin aşırı aktivasyonu ile ter yuvalarının aşırı çalışması ile meydana geliyor. Bu yüzden bir hastalık belirtisi değil. Ancak biz hastaların bazı testlerinin yapılmış olmasına dikkat ediyoruz. Tüm hastaların bize gelmeden önce Endokrin uzmanına görünmüş olmasını istiyoruz. Tiroid testlerinin yapılmış olmasını istiyoruz. Belli metabolik testler var, bunların yapılıp yapılmadığına bakıyoruz. Eğer hasta bunları yaptırmamışsa mutlaka endokrinoloji ya da dahiliye polikliniğine gönderiyoruz ya da tam tersi onlar baktı ise bize gönderiyorlar. Hastada ilk baktığımız şey tiroid oluyor. Çünkü tiroidin aşırı çalışması metabolizmayı hızlandırdığı gibi terlemenin de artmasına neden oluyor. Hastanın ailesinde aşırı terleme hikayesi olup olmadığı, uykuda terleme olup olmadığı, her iki tarafta terlemenin olup olmadığı ve yaşadığı bölge, iş ortamının ısı durumunu, kıyafet alışkanlığını sorguluyoruz. Tüm bunları sorguladıktan sonra uygun hastalarda cerrahi müdahale konusunda karar vermek üzere Göğüs Cerrahisi devreye giriyor.


“Kalıcı çözüm isteyen cerrahiyi tercih ediyor ama bu detaylara dikkat!”

Aşırı terlemeye yönelik uygulanan tedaviler arasında pek çok alternatif var. Çeşitli kremler var, iyontoferez ve ilaçlar var, botox uygulamaları var. Ancak bunların hepsi geçici çözüm sunuyor. Ameliyatlar yüksek oranda kalıcı çözüm sunuyor ancak bu ameliyatlar için tamamen risksiz diyemeyiz. Hastanın ameliyatın tüm detaylarına dair bilgilendirilmesi çok önemli. Nedir bu detaylar? Göğüs kafesinde belli anatomik uyaranlar var. Ele, koltuk altına ve yüze giden sinirlerin olduğu yerler var. Minik kesi ile tek delikten yaptığımız ameliyatla göğüs kafesinin içindeki terlemeye neden olan sinirleri iptal ediyoruz. Bu arada ameliyatı yapılan yerler biraz sıkıntılı yerler. Deneyimli cerrahlar tarafından yapılması gerekiyor. Göz kapağını, göz sinirini uyaran bölgede dikkatli çalışmak gerekir. 

Burada yapılacak bir hata göz kapağı düşüklüğüne neden olabilir. Dolayısı ile bu ameliyatlar için de risksiz ameliyatlar diyemeyiz. Komplikasyon ihtimali az da olsa var. Genel anestezi ile yapıyor ve o bölge bir daha terlemiyor. Bu ameliyatın hastalar tarafından çok iyi bilinmesi gereken bir yan etkisi var. Vücutta mevcut olan sempatik sistemin bölgesel olarak uyardığı yerler bellidir. Bunlardan ne kadar gereksiz sempatik sinir iptali yapılırsa o kadar çok vücutta reaksiyon terlemesi (kompansatuar terleme) dediğimiz terlemeler olur. Koltuk altındaki ve eldeki terlemeyi tamamen ortadan kaldırırsanız bu sefer göbekte, popoda ya da bacaklarda aşırı terleme başlar. Bu nadir bir komplikasyondur ancak bilinmesi gerekir. Bu komplikasyonla karşılaşmamak için biz ameliyatlarda gereksiz sempatik sinir iptali yapmıyoruz. Koltuk altı, el ya da yüz kızarmasını yüzde 90 gibi bir oranda düşürüyoruz ve hastaya biraz terleme payı bırakıyoruz. Bu da az önce bahsettiğim komplikasyon oluşma riskini önlüyor."

Haber: Şükriye Özgül


6 Eylül 2017 Çarşamba

GÜNLÜK YAŞAM DELİRTTİYSE KAÇIŞ: AYŞE DELİİSMAİL ÇİFTLİĞİ


Bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de doğal yaşama ve doğal gıdalara talep arttıkça birbirinden çekici seçenekler daha sık gündeme geliyor. Muğla’nın güzel ilçesi Milas’ta bulunan Ayşe Deliismail Çiftliği ise çiftliğin özel üretimi olan yüzde yüz doğal besinlerin yanı sıra lezzet serüvenleri yaratmaya açık mutfağı, gerçek dinginliği hissettiren eşsiz atmosferi, huzurlu konaklama mekânları ve maneji ile unutulmaz bir yaşam deneyimi vaat ediyor.

Bir aile çiftliği olarak ilk çubuğu 2011 yılında dikilen ve 2012 yılından itibaren her ayrıntısı özenle planlanarak hayata geçirilen, Milas’ın Kayadere Mahallesi sınırları içerisinde, denizden 300 metre yükseklikteki 175 dönüm arazi üzerinde yer alıyor. Genelde Ege’nin özelde ise Milas’ın muhteşem doğasının sunduğu bütün zenginlikler, Durmay  Ailesi’nin sahibi olduğu çiftlikte insanların, hayvanların ve bitkilerin yararına sürekli geliştiriliyor. Doğal hayata o denli büyük bir önem veriliyor ki çiftlikteki bütün yapılar araziden çıkarılan taşlarla örülüyor, masa ve sandalyeler ise hayatları sona ermiş olan ağaçlardan el emeğiyle yapılıyor.

YÜZDE YÜZ DOĞAL


Yüzde yüz doğal tarım uygulamalarından ödün verilmeyen çiftlikte tam 700 zeytin ağacı bulunuyor. Ege Bölgesi’nin paha biçilmez değeri olan Memecik cinsi zeytin ağaçlarının zeytinlerinden modern yöntemlerle ve el değmeden soğuk sıkma zeytinyağı üretiliyor. Çiftlik mutfağının yanı sıra İstanbul Acarkent’te bulunan ve çiftlikle aynı ismi taşıyan restorandaki yemekler, kahvaltılık ve atıştırmalıklarda da bu özel üretim zeytinyağı kullanılıyor. Şık şişelerde servis edilen çiftliğe ait markalı zeytinyağının, ancak bu kullanımlardan arta kalan miktarı satışa sunuluyor. 

Ağaçlandırma çalışmalarının durmaksızın devam ettiği çiftlikte, kuruluş sırasında dikilmiş olan 2 bin 700 ceviz ağacı bulunuyor. Tıpkı zeytin ağacı bakımı ve zeytin hasadı gibi ceviz ağaçlarının bakımı da Milas Ziraat Fakültesi’nden öğretim üyelerinin danışmanlığında sürdürülüyor. Durmay Ailesi, hasadı önümüzdeki yıl yapılacak olan cevizlerle yüzde yüz doğal ürünler yelpazesine yeni üyeler katmaya hazırlanıyor.

 BİTKİLER DE HAYVANLAR DA ÖZGÜR

Ege’ye özgü turp otu, çintar mantarı, kuzukulağı, yabani kuşkonmaz, yabani semizotu gibi yenilebilir otların sere serpe boy attığı çiftliğin 2,5 dönümlük bostanında ise mevsimlik sebzeler yine doğal tarım yöntemleriyle yetiştiriliyor. Çiftliğin şirin restoranındaki her yiyecek ve yemek, bu bitki zenginliğinin ürünleriyle lezzetlerine lezzet katılarak hazırlanıyor.
Yüzden fazla hayvanın bulunduğu çiftlikte koyun, keçi ve ineklerin sütlerinden peynir ve yoğurt çeşitleri, tavuk, ördek ve kazlardan da yumurtalaryüzde yüz doğal ve katkısız olarak elde ediliyor. Çiftliğin hayvanlara yaklaşımı ise benzersiz: Hiçbir hayvan asla kesime gitmiyor, hayatının sonuna kadar özgürce yaşıyor.


GERÇEK PEYNİRLER, DOĞAL ÜRÜNLER


Durmay Ailesi’nin çiftlik tutkusu kadar yoğun olan süt ürünleri merakı, yine çiftliğin ismini taşıyan özel ürünler olarak masalardaki yerini alıyor. Tereyağı ve beyaz, lor, dil, örgü, taze kaşar, otlu peynir olarak ortaya konan bu ürünlerin yanı sıra toprağa gömülerek birkaç yıl bekletilerek yapılan küp peyniri Ayşe Deliismail Çiftliği’nin özel peynirleri imzasını taşıyor.
Reçeller, kompostolar, nar ekşileri ve zeytinyağlı sabunlarla giderek genişleyen çiftliğin doğal ve özgün ürünler yelpazesinin en önemli özelliği, bu ürünlerin ancak kullanım fazlası olanlarının satışa sunulması. Bu anlamda “specialedition” niteliği taşıyan ürünlerinden yararlanmanın, o eşsiz lezzetleri tatmanın en iyi yolu Milas’taki çiftlik ile İstanbul Acarkent’teki restorana misafir olmak.

VE ATLAR!


Ayşe Deliismail Çiftliği tesislerinin yöneticisi Serin Durmay’ın çocukluğundan beri vazgeçilmez tutkusu olan binicilik, Milas’taki çiftliğin fark yaratan bir unsuru olarak konukları büyülüyor. Son derece profesyonel olarak düzenlenen ve profesyonel biniciler eşliğinde at binme derslerinin de verilmeye başlandığı manejde halihazırda iki at, iki Pony ve bir de Midilli bulunuyor. Böylece yalnızca büyüklerin değil çocukların da bu harika deneyimi yaşaması sağlanıyor.
Ege’nin muhteşem doğasının orta yerindeki çiftliği’nin vaat ettiği doğal yaşamı deneyimlemek için rezervasyon yaptırmak şart. Konaklamak için sadece iki dairenin bulunduğu çiftlik, bambaşka bir hafta sonu yaşamak isteyenler için ise yeterince alana ve olanağa sahip. Çiftliğin sunduğu lezzetlerin tadını çıkararak Milas’taki doğal yaşama hazırlanmak için ise İstanbul Acarkent’teki aynı isimdeki restoranı’na uğramak yeterli.


 HABER : Dinçer KARACALAR