19 Haziran 2020 Cuma

35 GÜNLÜK YAHYA BEBEK TEK AKCİĞERLE HAYATA TUTUNDU...


Coronavirüs vakalarının Türkiye'de en yoğun olduğu dönemde 35 günlük Yahya bebek mucizesi yaşandı. Sol akciğeri alınan bebek yaşama dört elle tutundu ve 4 aylık oldu.


16 Şubatta dünyaya gelen Yahya bebeğe Konjenital Lober Amfizem tanısı kondu. Nadir görülen bir solumun sistemi akciğer hastalığı olan KLA olgularında hava akciğere girer ancak akciğerden çıkamaz. Genellikle yeni doğan bebeklerde görülen rahatsızlık ölümcül sonuçlar doğurabiliyor. 
Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde ikamet eden Mehmet ve Semra Eren çifti beşinci çocukları olan Yahya bebeğin hastalığını doğumdan hemen sonra öğrendi. Bir süre yoğum bakımda kalan Yahya bebeğin solunum sıkıntısı artınca hayati tehlike baş gösterdi. Coronavirüs nedeni ile sadece acil ameliyatların yapıldığı dönemde Yahya bebeğe yardım eli İstanbul'dan uzandı. Acil ambulansla İstanbul'a sevk edilen Yahya bebek Göğüs Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Özkan Demirhan'ın 20 martta gerçekleştirdiği başarılı bir operasyonla sol akciğeri alınarak (Sol pnömonektomi) yaşama dört elle sarıldı.   

Yahya bebeğin ameliyatını gerçekleştiren Doç. Dr. Özkan Demirhan KLA hastalığı ile ilgili bilinmesi gerekenleri ve ameliyat sürecini anlattı. Demirhan; " Konjenital lober amfizem (KLA), nadir görülen bir doğumsal akciğer anomalisidir. Bir veya birden fazla akciğer lobunun aşırı havalanması durumudur. Hava akciğere girer ancak akciğerden çıkamaz. Bunun nedeni akciğerin bir alnında hava fazla birikir ve göğüs duvarı çapı artar. Hava dolu şişkin akciğer etraf akciğer ve kalbe bası yapar KLA' lı akciğer balon gibi şişer ve hastanın oksijenlenmesine katkısı olmaz. Bebeklerin rengi oksijensizlikten mavi-mora doğru değişir. Ayrıca hava yolunun kıkırdakları iyi gelişmediği için hava yolu elastik halini yitirir ve kapanır. Bu yüzden bebekler solunum güçlüğü yaşar ve sık nefes alıp vermeye başlarlar. Hastalığın ileri derece semptomlarında cerrahi tedavi hayat kurtarıcı olabiliyor.
Yahya bebek bize acil ambulansla kuvözde geldi. Bir süre yoğun bakımda yatmış. Ciddi solunum sıkıntısı vardı. Bu hastalık ne kadar erken bulgu verirse bulgular ve akciğerin etkilenmesi o kadar hızlı artar. 
Hastaların yüzde 50'si doğumdan sonraki ilk 4 haftada bulgu verir. Yahya bebek bize geldiğinde 35 günlüktü. Tetkiklerinden sonra hemen ameliyata aldık. Ameliyat hazırlıkları ile beraber iki saat süren bir operasyonun ardından sol akciğerini çıkardık. Bir süre yoğun bakımda takip ettik ve daha sonra taburcu ettik. Yahya bebek şimdi gayet sağlıklı ve 4 aylık oldu." dedi.

18 Haziran 2020 Perşembe

Bodrum’un yeni yıldızı Miya Beach


Bodrum’da eğlencenin merkezi bu yaz Miya Beach olacak! Highlight Otel’in bünyesinde hizmet veren Miya Beach, daha önce ünlü beach markaları ile işletilmiş olan ve bu yaz açılmayacağı yönünde spekülatif haberlere konu olan sağlıklı, güvenli ve eğlenceli bir yaz tatili geçirmek isteyenleri Bodrum’un en gözde koyu Tilkicik’teki adresinde yeniden doğuyor.  Müzik direktörlüğünü Mert Aydın’ın üstlendiği plaj, sahnesinde ağırlayacağı yerli ve yabancı yıldızlarla da 2020 yazına damgasını vuracak!



COVID-19 SERTİFİKASYONU

Tam kapasiteyle hizmet vermeye devam eden ve Covid-19 salgınıyla ilgili gerekli tüm sağlık sertifikalarını alan Highlight Otel, misafirlerine eşsiz bir tatil imkanı sunuyor. Otel zorlu karantina günlerinin ardından tatilde eğlence arayanları da muhteşem bir manzaraya sahip plajı Miya Beach’te ağırlıyor. Miya Beach, turkuvaz mavisi denizi, denizin içindeki bungalov locaları, özel lezzetleri, kaliteli hizmeti ve özenle seçilmiş müzikleriyle Bodrum’da bu yaz eğlencenin nabzını tutacak.


ÜNLÜ SANATÇILAR VE DJ’LER BİRARADA


Müzik direktörlüğünü Mert Aydın’ın üstlendiği Miya Beach, yaz boyunca büyük sürprizlere ev sahipliği yapacak. Birbirinden eğlenceli organizasyonların düzenleneceği plaj, sahnesinde yerli ve yabancı DJ’leri, ünlü sanatçıları ağırlayacak. Misafirlerini sabahın ilk saatlerinden gecenin sonuna kadar en iyi şekilde ağırlayan Miya Beach, 2020 yazına damgasını vuracak!




SINAV KAYGISIYLA BAŞ ETMENİN 6 KURALI!


Sınav kaygısını yenmenin yolları hakkında önerilerde bulunan İstinye Üniversite Hastanesi Liv Hospital Bahçeşehir Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Uzman Dr. Fatma Eren, “Aileler çocuklarına çağın gereklerine uygun olarak empatik davranmalı, güven aşılamalı, rol model olmalı ve çocuklarının başarı düzeyi ne olursa olsun gösterdikleri çaba takdir edilmelidir” dedi.


Günümüz eğitim sisteminin sınava ve sınanmaya dayalı bir sistem olduğunu vurgulayan Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Uzman Dr. Fatma Eren, bu durumun ailelerin, öğretmenlerin, okulların çocukların sınavdaki başarısına odaklanmalarına sebep olduğunu söyledi.  
Uzm. Dr. Fatma Eren, “Bir sınavdan dolayı heyecanlanmak ve kaygılanmak olağan bir duygudur ve başarı için gereklidir.  Kaygının yeterli düzeyde olması sınavlara motive olmada ve iyi hazırlanmada işe yarar. Ancak hissedilen kaygının yoğunluğu; sınava yeterince hazırlanmaya ve öğrenilen bilgiyi sınav sırasında etkili bir biçimde kullanmaya engel oluyor, başarıyı düşürüyorsa sorundur ve sınav kaygısı olarak tanımlanır” dedi.  

‘BAŞKA ÇAREM YOK’ DİYE DÜŞÜNMEYİN


Sınav kaygısının nedenlerinden birinin kısa zamanda çok konu çalışmak zorunda kalmak ve sınava yeterince çalışmamış olmak olduğunu ifade eden Uzm. Dr. Fatma Eren ayrıca sınavlara aşırı önem atfetmek, sınavın sonucuna odaklanmak ve sonucunu felaketleştirmek (Hayatta başarılı ve mutlu olabilmek için sınavı kazanmaktan başka çarem yok, Mutlaka kazanmalıyım, yoksa mahvolurum vb.) sınava ilişkin bilgi ve becerisine veya bunu sınava yansıtabileceğine dair güvensizlik (ya yapamazsam vb.),  bilgisinin değil, kişiliğinin değerlendirileceği düşünceleri (üniversiteyi kazanamazsam ben bir hiçim vb.), ailenin ve sosyal çevrenin beklentileri ve baskıları (bu sene muhakkak kazanmalısın yoksa üniversiteyi unut, bu soruyu yanlış yapıyorsan hala hiçbir yeri kazanamazsın vb.) gibi sebeplerin sık görüldüğünü belirtti. 

KARIN AĞRISI VE TAŞİKARDİYE YOL AÇABİLİR

Uzm. Dr. Fatma Eren, “Sınav ile ilgili negatif düşünceler ve aşırı kaygı düzeyinin öğrencide dikkatini toplayamama, okuduğunu anlamama, bilgileri aktaramama gibi olumsuz akademik etkiler yanında tedirginlik, huzursuzluk, taşikardi, ağız kuruluğu, karın ağrısı, mide bulantısı, terleme, titreme, uykusuzluk/fazla uyuma, iştahsızlık/aşırı yeme gibi fiziksel etkilere neden olur. Süreçte öğrencinin çok çalışmasına rağmen performansında ve başarısında artma değil tersine düşme gözlenir” diye konuştu. 

BAŞ ETMENİN YOLLARI

Sınav kaygısı ile baş etmenin olmazsa olmazının sınava mümkün olduğunca planlı, düzenli ve verimli çalışmak olduğunu belirten Uzm. Dr. Fatma Eren, planlamada önemli olanın ise sınava hazırlanma sürecinde bireysel özelliklere göre çalışma takvimi, çalışma saati, kaynak seçimi, tekrar yapma, çıkmış soruları çözme vb. aşamaların programlanması ve düzenli bir şekilde uygulanması olduğunu söyledi. Uzm. Dr. Fatma Eren, sınav kaygısı ile baş etmede etkili olan diğer yöntemleri ise şöyle sıraladı:

“Sportif faaliyetlerin öğrenme ve stres üzerinde olumlu etkileri uluslararası akademik çalışmalara son zamanlarda sıklıkla konu olmaktadır. Sınav çalışma sürecinde her gün veya haftada 3 gün, en az 20 dakika kültür-fizik hareketleri yapılmalıdır. Egzersizler beyne kan ve oksijen akışını artırarak konsantrasyonu güçlendirmekte ve stresi azaltarak dengelemektedir. Burada egzersizden kasıt, ders çalışma zamanının tamamını spora ayırarak zaman geçirme anlamına gelmemektedir. Bahse konu faaliyet evde ve orta düzeyde yapılan sportif aktiviteleri içermektedir. Diğer taraftan düzensiz uyku ve düzensiz beslenme kaygıyı artırabilmektedir. Yoğun çalışma nedeniyle düzenli beslenme ve uyku ihmal edilmemelidir. Sınav kaygısı ile baş etmede bir diğer önemli adım ise öğrencilerin hedeflerini, sınavı kazanmak değil yeterince çalışmak olarak belirlemeleridir. Olumsuz düşüncelerden sıyrılıp olumlu düşüncelere odaklanarak motive olmak da kaygı seviyesini dengelediği için önemlidir. Örneğin; ‘Yapabileceğimin en iyisini yapacağım, dünyanın sonu değil ya telafisi var, başarısız olmam tembel ve beceriksiz olduğumu göstermez, çalışma sistemimde değişiklik yapmam gerektiğini gösterir’ vb. cümlelerle olumlamalar yapılabilir. ‘Sınavda arkadaşlarım kazanır ben kazanamazsam ne yaparım’ gibi düşüncelerden uzak durarak başkalarının ne yapacağına değil kendi yapacaklarımıza odaklanmamız daha faydalı olacaktır.”

ANNE BABAYA DÜŞEN GÖREVLER 
Sınav kaygısını artıran bir faktör de ailedir. Aileler sıklıkla kendi kaygılarını çocuklarına yansıtmaktadır. Sınavın çocukların geleceği için ne kadar önemli olduğuna abartılı bir şekilde çok kez vurgu yapmaları çocuklar üzerindeki baskıyı artırmaktadır. Çocuklardan beklentinin yüksek olması ve sınavı bir araç değil amaç olarak görmeleri çocukların sınav kaygısını artırabilmektedir.
Sınav kaygısını azaltmak için ailelerin tutumu; yüksek beklentili olmama, sınavı yüceltmeme, ölüm kalım sorunu haline getirmeme, başarı/başarısızlığı kesinlikle başkalarıyla karşılaştırmama şeklinde olmalıdır.
Aileler, çocuklarına çağın gereklerine uygun olarak empatik davranmalı, güven aşılamalı, rol model olmalı, uygun aile ortamı tesis etmeli, örnek problem çözme davranışları sergilemeli, olumlu görüşler bildirerek cesaret ve motivasyon sağlamalıdır. Çocuklarına sevgilerinin karşılıksız olduğunu belirtmeli/hissettirmelidir. Çocuklarının başarı düzeyi ne olursa olsun gösterdikleri çaba takdir edilmelidir.  

ÖĞRENCİLERE ÖNERİLER


Sınava girecek öğrencilerin kesinlikle gerçekçi, duruma uygun ve işlevsel bir sınav stratejileri olmalı ve bu strateji deneme sınavlarında test edilerek netleştirilmelidir. Örneğin; sınav süresini etkin kullanmak, hangi alandan cevaplandırmaya başlayacağına karar vermek ve cevap kâğıdında kaydırma yapmamak gibi durumlar için uygun yöntemler belirlenmelidir. 
Her bireyin özellikleri ve izleyeceği yol farklıdır. Bu yüzden gerçeklikten uzak, işlevsiz ve duruma uygun olmayan stratejiler kurgulanmamalıdır. Sınavda rahat kıyafetler tercih edilmeli, kaşındıran, sıkan, rahatsız eden vb. kıyafetler tercih edilmemeli,  sınavda su tüketimi ve tuvalet ihtiyacı geçmiş tecrübeler baz alınarak planlanmalıdır.
Son bir haftayı stresten, olumsuz haberlerden, beden ve ruhu yoracak aktivitelerden uzak; sakin ve huzurlu geçirmek önemlidir. 
Sınavdan önceki gün kendilerini iyi hissettirecek güzel hayaller kurulabilir,  gevşeme ve nefes egzersizleri yapılabilir. Son gece sınava yönelik çalışmalar yapılmamalıdır.
Sınav başlamadan özgüvenli bir duruş ile birkaç kez derin bir nefes alıp yavaşça verilebilir. Sınav esnasında yanıtlayabileceği önemli sorulardan başlamalı, bilemediği sorulara takılıp kalmadan atlayıp sonra tekrar dönmeli, dikkatinin dağılması halinde bunun normal olduğunu ama sonrasında dikkatini tekrar toplayabileceğini düşünmeli ayrıca dikkat artırma teknikleri hızlıca uygulanabilmelidir. Kaygının çok arttığı zamanlarda bunu azaltmaya yönelik hızlıca gevşeme egzersizi, kontrollü nefes alıştırması yapılabilir. 
Sınav esnasında olumsuz düşüncelere karşı motivasyon yüksek tutulmalı ve kaygının fiziksel etkilerine de dayanılabileceği düşünülmelidir.
Sınav sonrasında ise sınav iyi geçse de, geçmese de ödüllendirici ve keyif verici aktiviteler yapılması önemlidir.
Sınav kaygısı ile birlikte obsesif kompulsif bozukluk, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, öğrenme güçlüğü, depresyon, yaygın anksiyete bozukluğu, sosyal anksiyete bozukluğu gibi tanılar da mevcut olabilir. Bu nedenle uzman desteğine başvurulması önem arz etmektedir. 
 

15 Haziran 2020 Pazartesi

"GENÇLİĞİM EYVAN" BU AKŞAM ATV'DE BAŞLIYOR.



Yönetmenliğini Deniz Yılmaz'ın baş rolünü ünlü oyuncu Cengiz Bozkurt paylaştığı "Gençliğim Eyvah" bu akşam 20.00'de ATV'de başlıyor. İlk bölümün konuk oyuncuları arasında Troya Hazineleri belgeselinin başrol yardımcılığını yapan Serkan Özgül de yer alıyor. Başarılı oyuncu ayrıca İçerde, Diriliş Ertuğrul, Kızım gibi bir çok dizide rol alırken  Kurtlar Vadisi Vatan ve Siccin 5 gibi sinema filmlerinde de göz dolduran bir performans sergiledi.