24 Ekim 2018 Çarşamba

İSTEDİĞİNİZ KİLOYA ULAŞTINIZ, PEKİ YA İSTEDİĞİNİZ VÜCUT ŞEKLİNE KAVUŞABİLDİNİZ Mİ?


Fit görünmek ve harika vücut hatlarına sahip olmak herkesin hayali. Peki buna kavuşmak sadece kilo vermekle bitiriyor mu? Çoğu zaman aşırı kilo vermeye bağlı olarak gelişen sarkmalar kişileri son derece rahatsız ediyor. Ancak bunun da çözümü var. Tüm detaylar Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Yavuz Başterzi ile yaptığımız röportajda…


 Bariatrik ve Post-Bariatrik Cerrahi Nedir?

Bariatrik cerrahi diğer adıyla obezite cerrahisi ilaç, diyet ve egzersiz ile kilo veremeyen şişman / aşırı şişman (obez / morbid obez) kişilerin zayıflayabilmeleri için, genel cerrahlar tarafından uygulanan mide-bağırsak ameliyatlarıdır. Günümüzde giderek yaygınlaşan bu uygulamalarla kısa sürede yüksek miktarda kilo verebilmek mümkündür. İşte bu aşırı kilo vermenin sonucu olarak da birçok hastanın vücudunda gevşeme ve sarkmalar meydana gelir. Bariatrik cerrahi sonrası vücutta oluşan bu deformitelerin düzeltilmesi için plastik cerrahlar tarafından yapılan ameliyatlara da post-bariatrik cerrahi adı verilir.

Deri Neden Sarkar?

Deriye esnekliğini veren içerisindeki elastik liflerdir. Deriyi esneyebilen likralı bir kumaşa benzetirsek kumaştaki likra ile derideki elastik liflerin görevi aynıdır. Eğer kumaşı gereğinden fazla gerer ve uzun süre bekletirsek kumaşın eski boyutlarına dönmediğini, gevşek ve deforme bir şekil aldığını görürüz. Benzer durum derimiz için de geçerlidir. Aşırı kilolar nedeniyle elastik liflerin gerilmesi ve kopması kilo verme sonrasında derinin sarkmasının ve çatlakların temel sebebidir.


Post-Bariatrik Cerrahide Ne ve Ne Zaman Yapılmalıdır?

Yapılan egzersizlere ve hastanın deri kalitesine bağlı olarak vücudun her yerinde ve her hastada aynı miktarda deformasyon görülmeyebilir. Bu yüzden post-bariatrik cerrahi standart bir uygulama değildir, her hastanın ihtiyacı farklı olabilir. Genel olarak karın, memeler, üst kol ve üst bacak bölgesi sarkmaların en fazla görüldüğü bölgelerdir. Hastanın ihtiyacına göre bu bölgelere yönelik estetik amaçlı ameliyatlar tek tek veya birlikte yapılabilir. Yapılacak ameliyatın zamanlaması da son derece önemlidir. Öncelikle bariatrik cerrahiden sonra en az 18 ay geçmiş olması ve hastanın son 6 ayda sabit kiloda olması gerekir. Yani kilo verme süreciniz tamamlanmış, oluşacak sarkma ve deformasyonlar son şeklini almış olmalıdır.


Ameliyata karar verirken nelere dikkat etmek gerekir?

Post- bariatrik cerrahi uygulamaları her ne kadar estetik ameliyatlar kapsamında sayılsalar da kanımca bir onarım (rekonstrüksiyon) cerrahisi olarak kabul etmek gerekir. Dolayısıyla ameliyat sonrasında kalacak izler konusunda bilgi sahibi olmak ve kabullenmek son derece önemlidir. Üzerinde durulması gereken bir diğer konu da bu ameliyatların basit bir karın germe, meme dikleştirme vs. ameliyatından daha komplike olabileceğinin hem hasta hem de bu uygulamalara yeni başlayan cerrahlar tarafından bilinmesi gerektiğidir. Bu hasta grubu bir süredir yetersiz beslenen dolayısıyla eser element ve vitamin eksikliğinin sıklıkla eşlik ettiği, kansızlığın sık görüldüğü, hormonal ve bağışıklık sisteminde dalgalanmalar yaşayan hastalardan oluşur. Dolayısı ile kanama ve yara iyileşmesi probleminden enfeksiyonlara kadar olası birçok sorun önceden düşünülmeli ve önlem alınmalıdır. Bu yüzden bu ameliyatların tam donanımlı hastanelerde ve yeterli bilgi ve tecrübeye sahip plastik cerrahlar tarafından yapılması gerekir. 

Meme ameliyatları: Kilo verme sonrası içi boşalan ve sarkan memelerin toparlanması için yeterli doku varsa, klasik meme dikleştirme ameliyatı yeterlidir. Ancak yeterli doku yok ise memeyi dolgunlaştırmak için küçük bir silikon implant ile kombinasyon gerekebilir.

Kol germe: Kol bölgesindeki sarkmalar fazla yağın liposuction yöntemiyle, fazla derinin de cerrahi olarak çıkartılmasıyla düzeltilebilir. Ameliyata bağlı izler kolun iç tarafında planlanarak gizlenebilir.

Bacak germe: Uyluk bölgesinin iç tarafında kalacak bir kesi ile fazla derinin çıkartılarak germe işleminin yapıldığı uygulamalardır. Bacak bölgesindeki yağlanma kilo verme ile tam olarak giderilememiş ise liposuction işlemi ile kombine edilir.

Karın germe: Karın bölgesindeki sarkan fazla derinin ve kalan yağ dokusunun ameliyatla çıkartıldığı uygulamalardır. İhtiyaç varsa karın kaslarının birbirine dikilmesi ile karın ön duvarının desteklenmesi veya fıtıkların düzeltilmesi uygulamaları da eş zamanlı olarak yapılabilir. Sonuçta gergin bir karın elde edilmiş olur.

Post bariatrik ameliyatlar kombine şekilde uygulanabilen ameliyatlar olup hastanın ihtiyacına göre planlama yapılabilir. İyileşme süreci hastaya ve yapılacak ameliyat kombinasyonuna göre değişmektedir. Bununla birlikte hastalar genellikle 1-3 hafta içerisinde sosyal ve iş hayatlarına geri dönebilmektedirler.



www.yavuzbasterzi.com.tr

ERKEN TANI İLE AKCİĞER KANSERİ TEDAVİ EDİLEBİLİR…


Türkiye’de ve dünyadan en çok görülen kanserlerden olan akciğer kanseri çok korkulan kanserler arasında yer alıyor. Uzmanlar ise erken evrede tanısı konulan akciğer kanserinin tedavi edilebilir bir hastalık olduğuna vurgu yapıyor.


Başta sigara olmak üzere, genetik faktörler, yanlış beslenme şekli ve bazı riskli meslek grupları ile yaş faktörünün akciğer kanserinin görülmesinde önemli etkisi olduğuna dikkat çeken uzmanlar, her fırsatta erken tanının önemine vurgu yapıyorlar. Tüm kanserlerde olduğu gibi akciğer kanserinin de geç belirti verdiğine ya da hiç belirti vermediğine değinen uzmanlar özellikle ailede hikayesi olanların 40 yaşından sonra checkuplarını mutlaka düzenli olarak yaptırması gerektiğini vurgularken, tekrarlayan ve karakteri değişen öksürük ile kanlı veya iltihaplı balgamın da dikkate alınması gerektiğine dikkat çekiyorlar. Erken evrede akciğer kanserinin tedavi edilebilir bir hastalık olduğuna ve akciğer kanserinin artışındaki nedenlerine değinen Göğüs Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Özkan Demirhan,” Akciğer kanserinin artışındaki en önemli faktör sigara tüketiminin artması, sigaraya başlama yaşının düşmesidir. Sigara akciğer kanseri gelişiminden yüzde 85-90 oranında sorumludur. Dolayısı ile sigara içenler içmeyenlere oranla 30 kat daha fazla risk altındalar. Sigara kullanma süresi, başlama yaşı, içilen sigara tipi, günlük sayısı da bunları etkilemektedir. Sigara bırakıldıktan sonra 15-20 yıl içinde akciğer kanseri gelişme riski sigara içmeyen kişilere yakın düzeye inmektedir. Pasif sigara içiciliği de akciğer kanseri riskini iki kat artırmaktadır. Bu nedenle akciğer kanserini önlemede yapılması gereken en öncelikli şey tütün ve tütün ürünleri ile mücadeledir. Diğer taraftan aile hikayesi de büyük önem taşıyor. Bundan dolayı ailesinde akciğer kanseri hikayesi olanların 40 yaşından sonra checkuplarını yaptırması gerekiyor. Çünkü erken evrede tanısı konulan akciğer kanserinin cerrahi ile tedavisi mümkün olabiliyor. Bundan dolayı belirtilere karşı uyanık davranmak gerekiyor. Özellikle tekrarlayan öksürük ve kanlı balgam gibi durumları ihmal etmemek gerekiyor.” dedi.

İleri evre akciğer kanserleri de tamamen umutsuz değil.

Tüm bu uyarılara rağmen akciğer kanserinin sinsi şekilde ilerleyen bir hastalık olduğunun altını çizen Demirhan,” Akciğer kanseri sinsi ilerlediğinden ve genellikle ileri evrede belirti verdiğinden tanı aşamasında gecikmeler yaşanabiliyor. Bu da kanserin tedavi aşamasını sekteye uğratıyor. Ancak geliştirilen multidisipliner tedavi yaklaşımları uygun ileri evre akciğer kanseri hastalarına da umut olabiliyor. İleri evre akciğer kanseri 3’üncü ve 4’üncü evre değimiz evrelerdir. Evre 3 hastalık lokal ileri dediğimiz, kanserin olduğu yerden biraz daha komşu dokulara girmiş ve lenf nodlarını tutmuş halidir. Evre 4 ise uzak organ metastazı yapmış kemik, karşı akciğer, böbrek üstü bezleri, beyin ve karaciğere metastaz yapmış halidir. Bu belirtilen bölgeler akciğer kanserinin en sık yayılım yaptığı yerlerdir. Hastaya böyle bir tanı konduğunda izlenecek tedavi yolu şöyledir. Eğer 3’üncü ve 4’üncü evre tespit edilmişse burada hücre tipi çok önemlidir. Hücre tipinde adenokarsinom dediğimiz hücre tipi çıkmışsa bunlarda bazı genetik testler yapılarak hedefe yönelik tedaviler yapılabilir. Adenokarsinomda genetik testler sonrası yapılan tedaviler nokta atışlı tedavilerdir. Kemoterapi alınabiliyor ve yerine göre örneğin beyinde metastaz varsa radyoterapi uygulanabiliyor veya göğüs kafesi içinde radyoterapi uygulanarak akciğer kanseri evresi gerileyebiliyor. Yine lenf bezinden dolayı evre 3’e girmiş bir kanserde tedaviden sonra özellikle bir lenf bezi tutulumu varsa orada onun yeniden evrelenerek evvelden tümörün olduğu yerin kemoterapi ya da radyoterapiden sonra yok olduğunu görebiliyoruz. O zaman ameliyat şansımız doğuyor. Ama bir istasyon olduğu zaman cerrahi şansımız yüksek. Eğer bir istasyondan fazla tutulum varsa başarı şansı düşüktür cerrahi seçilmiş  hastalarda gündeme gelebilir. Tüm bu tetkikler dikkatle ve titizlikle incelendikten sonra hastanın durumu uygunsa multidisipliner bir yaklaşımla tedavi planlanır.” şeklinde konuştu

Hastalık yok hasta var.

Hastalığın ve tedavinin seyrinde moral ve motivasyonun büyük önem taşıdığına dikkat çeken Dr. Demirhan,” İleri evre akciğer kanseri vakalarında gerileme olduğunu gözlemliyoruz ancak hastalık yok hasta var mantığını unutmamak gerekir. Tümör de insanlar gibidir. Aynı kanser türü farklı insanlarda farklı seyir gösterebilir. Kimisi çok saldırgan ve agresif seyrederken kimisi de çok yavaş ve stabil seyreder. O yüzden tedaviden hiçbir zaman vazgeçmemek lazım, şansım yok diye düşünüp moral bozmamak lazım. İnsanların direnmesi gerekir bu hastalığa.” İfadelerini kullandı.

HABER: ŞÜKRİYE ÖZGÜL