19 Aralık 2018 Çarşamba

YUDUM’DAN DEV PROJE: “Malazgirt’ten Çanakkale’ye Kahraman Kadınlarımız”…



Halk müziği sanatçısı Yudum, çok özel bir projeye imza attı. Sanatçı, tarihimize damgasını vurmuş 10 kadının kahramanlık öykülerini türküler eşliğinde sahneye taşıdı. Yudum, “Malazgirt’ten Çanakkale’ye Kahraman Kadınlarımız” projesiyle Türkiye’yi dolaşmaya başladı.

Türk halk müziğinin özel seslerinden Yudum, 2 yıldır üzerinde çalıştığı “Malazgirt’ten Çanakkale’ye Kahraman Kadınlarımız” adlı konser projesinin tüm hazırlıklarını tamamlayıp konserlere başladı. Yudum, bu projeyle tarihimize damgasını vurmuş 10 kadının kahramanlık öykülerini sahneye taşıdı.

Türk töresinde kadının yeri çok önemlidir. Saygındır. Söz sahibidir. Karar vericidir. Tarihimizin her döneminde önemli hizmetler yapmış Türk kadınları olmuştur.
“Malazgirt’ten Çanakkale’ye Kahraman Kadınlarımız” adlı projede Halk Müziği’nin değerli isimi Yudum, tarihin seyrini değiştiren kahraman Türk kadınlarımızın yaşamlarını türküler eşliğinde izleyenle buluşturuyor.
“Malazgirt’ten Çanakkale’ye Kahraman Kadınlarımız” projesini birçok şehirde sergileyen Yudum’a Buhara Medya tarafından organize edilen Uluslar arası Buhara Medya Ödüllerinde yılın sanat projesi ödülü ve Motif Vakfı tarafından Halk Bilim Ödülü verildi.

SAZIMIZ SÖZÜMÜZ ANA OLACAK, KADIN OLACAK


Yudum, büyük ses getiren projesi hakkında şunları söylüyor: “Malazgirt’ten Çanakkale’ye Kahraman Kadınlarımız’da sazımız sözümüz ana olacak. Yüreğimiz, düşüncemiz, müziğimiz; ana olacak, kadın olacak. Kadınlarımızı anacağız. Bilmediklerimizi öğrenecek, unuttuklarımızı hatırlayacağız. Hem konuşacağız hem de söyleyip çalacağız.”

İŞTE O KADIN KAHRAMANLAR

“Malazgirt’ten Çanakkale’ye Kahraman Kadınlarımız” projesinde sahneye taşınacak 10 kadın kahramanın adları sırasıyla şöyle: Altuncan Hatun, Hayme Ana, Ayşe Hafsa Sultan, Hatice Turhan Sultan, Gördesli Makbule Hanım, Erzurumlu Kara Fatma, Halime Çavuş, Nene Hatun, Songül Yakut ve Demet Sezen.
Yudum’un sahnede seslendireceği türküler ise şunlar: “Kara Çadır İs mi Tutar”, “Bir Sandığım Vardır”, “Hastane Önünde İncir Ağacı”, “Çift Jandarma”, “Bitlis’te Beş Minare”, “Tuna Nehri Akmam Diyor”, “Gerizler Başı”, “Eledim Eledim”, “Çırpınırdı Karadeniz”, “Kırmızı Gül Demet Demet”, “Çanakkale İçinde Aynalı Çarşı”, “Ez Oğul” ve “Yemen Türküsü”.


18 Aralık 2018 Salı

4 YAŞINDAN ÖNCE ÇOCUKLARIN ELİNE BU BESİNLERİ SAKIN VERMEYİN…


Uzmanlar uyarıyor! Özellikle 1 yaş sonrası çocukların gerek katı besinler gerekse de herhangi bir cismi ağzına atması sonucu bu cisimlerin soluk borusuna kaçması hayati sonuçlar doğurabiliyor.
Bu yüzden ailelerin çok dikkatli ve bilinçli olması gerektiğine vurgu yapan Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Ahmet Karataş çok önemli uyarılarda bulundu.
İşte o hayati uyarılar ve alınması gereken önlemler:


-          Misket, küçük lastik top ve lateks balon aspirasyonlarının ölümcül olabileceği özellikle belirtilmelidir.
-          Sert veya yuvarlak besinler 4 yaş çocuklara önerilmemelidir (sosis, üzüm, kuru üzüm, kuru-yemiş, fıstık, patlamış mısır, karpuz çekirdeği, havuç gibi).
-          4 yaşın altındaki çocuklar sadece yetişkinler tarafından ve çocuk düzgün oturabildiğinde, katı gıdalarla beslenmelidir. Küçük çocukların ise her öğünü yetişkinler tarafından gözlemlenmelidir.
-          Çocuklar yemek yerken konuşma, çığlık atma, oynama, gülme, ağlama ve koşma gibi davranışlardan vazgeçirilmelidir.
-          Çiğneme yoluyla alınabilecek ilaçlar 3 yaş üzerinde, molar dişlerin varlığında, verilmelidir.
-          Küçük parçaları olan oyuncaklardan kaçınılmalı, evde bulunan küçük nesneler çocukların ulaşamayacağı yerlerde tutulmalıdır.
-          Bozuk para ve diğer küçük nesneler küçük çocuklara ödül olarak verilmemelidir.
-          Çocukların okul gereçleri ve diğer küçük eşyaları ağız yoluyla tutmalarına izin verilmemelidir.
-          Oyuncak paketlerinin üzerindeki yaş önerileri dikkate alınmalıdır.
-          Anne-babalar büyük çocuklarının davranışlarına dikkat etmelidirler. Farkında olmadan küçük kardeşlerinin ağzına aspire edebileceği tehlikeli nesneler verebilirler.
-          Anne-babalar, öğretmenler, çocuk bakıcıları ve çocuk bakımıyla ilgilenen diğer kişiler boğulmaya yönelik ilk yardım ve temel yaşam desteği kurslarına katılmaları yönünde desteklenmelidir.
-          3 yaş altındaki çocuklar için potansiyel olarak küçük parçalar içeren, bu yüzden boğulmaya, aspirasyona, küçük parçanın yutulmasına neden olabilecek oyuncak veya herhangi bir eşyanın ticaretinin yasaklanması, bu konularda gerekli yasal düzenlemelerin yapılması gerekir.
-          Aspire edilmesi ölümcül olabilen bilyeler, küçük lastik toplar, lateks balonlara özellikle dikkat edilmelidir. Üzüm, kuru üzüm, fındık, fıstık, patlamış mısır, çiğ havuç, sert şeker, karpuz çekirdeği gibi sert ve yuvarlak yiyecekler 4 yaş çocuklara verilmemelidir. 
-          Kabuklu sebze, meyveler soyulmadan çocukların eline verilmemelidir.
-          Çiğ havuç çocukların eline verilmemelidir.


İYİ HUYLU PROSTAT BÜYÜMESİNDE “PLAZMA KİNETİK” YÖNTEMİ…


Çoğunlukla 50'li yaşlardan sonra belirti vermeye başlayan iyi huylu prostat büyümesi yaşam kalitesini olumsuz etkileyebiliyor. Pekiyi iyi huylu prostat büyümesinin tedavi planlaması nasıl yapılmalı? Konu ile ilgili Üroloji Uzmanı Op. Dr. Ahmet Abbas önemli bilgiler verdi.

İyi huylu prostat büyümesinin belirtilerine değine Abbas,”İyi huylu prostat büyümesi kural olmamakla birlikte çoğunlukla 50'li yaşlardan sonra belirti vermeye başlar. Temel bozukluk idrar kanalının daralmasıdır. Buna bağlı olarak sık idrara çıkma, gece idrara kalkma, idrarın ince akması, idrar yaparken zorlanma gibi bulgular ortaya çıkar. Bu durum kişinin hayat kalitesini ve konforunu bozar. Bu nedenle prostat büyümesinin tedavi edilmesi gerekir.” dedi.
Önce medikal tedavi, fayda sağlanamazsa cerrahi…
Prostat büyümesi tedavilerine değinen Op. Dr. Ahmet Abbas,”Prostat büyümesinin tedavisi genellikle ilaçla başlar. Ancak ilaç tedavisinden fayda sağlanamazsa cerrahi tedaviler devreye girer. Günümüzde uygulanan cerrahi tedavi yöntemleri açık ve kapalı ameliyatlar olarak sıralanabilir. Açık ameliyatlar sadece çok büyük prostatlarda yapılır, ancak enfeksiyon gibi riskler taşıdığı için pek sık uygulanmamaktadır. Şu an için prostat büyümelerinde altın standart tedavi yöntemi TUR adı verilen kapalı ameliyatlardır. Bu ameliyatlarda idrar kanalından girilerek büyümüş prostat dokusu, bir enerji kaynağı kullanılarak özel birtakım aletler yardımıyla küçük parçalar halinde kesilerek dışarı çıkarılır. Kullanılan enerji kaynakları monopolar veya bipolar olarak adlandırılır. Klasik TUR yönteminde monopolar enerji kaynağı kullanılır. Bu enerji kaynağı hastanın vücudundan elektrik akımı geçmesini gerektiren bir yöntemdir. Günümüzde giderek yaygın kullanım alanı bulan Plazma Kinetik sisteminde ise kullanılan enerji kaynağı bipolardır. Bipolar yöntemin klasik monopolar yönteme göre oldukça önemli avantajları vardır. En önemli avantajı hastanın vücudundan elektrik akımı geçmemesidir. Bu ise örneğin kalp pili olan hastalarda dahi, pilin elektrik akımından etkilenmesi gibi önemli bir sorunla karşılaşmadan güvenle kullanılmasını sağlamaktadır. Bir diğer avantajı, görüntü sağlamak amacıyla kullanılan sıvıların niteliğidir. Şöyle ki klasik TUR yönteminde kullanılan bu tür sıvılara bağlı olarak bazen ölümcül olabilen TUR sendromu ( su zehirlenmesi ) adı verilen bir hastalık gelişebilir. Bu durum kullanılan sıvının vücuda geçerek sodyum miktarını düşürmesine bağlı olarak gelişir. Oysa Plazma Kinetik yönteminde aynı amaçla kullanılan sıvı serum fizyolojiktir. Bu sıvı vücuda geçse bile TUR sendromuna neden olmaz.” şeklinde konuştu.
Plazma Kinetik yönteminin avantajları.
Plazma Kinetik yönteminin avantajlarına değinen üroloji uzmanı,” Plazma Kinetik yönteminde prostat daha hızlı kesildiğinden ameliyat süresi kısadır. Kanama miktarı diğer yönteme göre daha azdır. Görüntü daha nettir. Hastanede kalma süresi daha kısadır. İdrar sondası daha kısa zamanda alınır. Darlık gelişme ihtimali son derece düşüktür. Ameliyat sonrası iyileşme süresi daha kısa sürerAyrıca Plazma Kinetik yöntemi ile mesane kanserlerinin de ameliyatları, aynı şekilde yapılabilmektedir." ifadelerini kullandı.

17 Aralık 2018 Pazartesi

‘TÜRK SİNEMASINI GEÇMİŞTEN GELECEĞE TAŞIYANLAR’ ÖDÜLLENDİRİLDİ…




Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü himayelerinde SE-SAM’ın 32. yılı ve Türk Sineması’nın 104. yılı olması sebebiyle ‘Türk Sinemasını Geçmişten Geleceğe Taşıyanlar’ ödül töreni önceki akşam Grand Pera'da gerçekleştirildi. Türk sinemasının 104. yılında Yeşilçam'a adını altın harflerle yazdıran 104 kişinin ödüle layık bulunduğu gece yıldızlar geçidine dönüştü.  

Cüneyt Arkın, eşi Betül Arkın, oğlu Kaan ve eşi Aslı Cüreklibatur, Ediz Hun, Aydan Şener, Orhan Gencebay - Sevim Emre, Serdar Gökhan, Engin Çağlar, İzzet Günay, Selda Alkor, Belkıs Özener, Süleyman Turan, Şemsi İnkaya, Suzan Avcı, Suna Selen, Meral Konrad, Devlet  Devrim, Nilüfer Aydan, Ferdi Tayfur'un kızı Tuğçe Tayfur, Selami Şahin'in kızı İrem Şahin, Şükrü Avşar ve daha pek çok Türk sinemasına damga vurmuş isim katıldı.

İş, sanat ve cemiyet dünyasının önde gelen isimlerinin katıldığı geceyi yaptığı işler ile medya sektörüne damgalarını vuran, aynı zamanda Se-Sam ikinci başkanlığı görevini de yürüten ve gecenin mimarı olan Hakan Türkşen ile Nur Türkşen sundular...

TÜRK SİNEMASI HOLLYWOOD'A UZANIYOR!

Yurt içi ve Yurt dışında yaptıkları işlerle oldukça beğeni kazanan ve gecenin mimarlarından olan ünlü senarist ve yazar Nur Türkşen ile yapımcı oyuncu Hakan Türkşen gecenin sunuculuğu yaparken, sahne öncesi basın mensuplarının sorularını yanıtladılar; 'Türk sinemasının en büyük organizasyonlarından biri olan Türk sinemasını geçmişten geleceğe taşıyanlar ödül töreni çok heyecan verici. Türk sineması bildiğiniz gibi 104. yaşını kutluyor. Böyle bir geceye bizi sunucu olarak seçmelerinden dolayı hem Se-sam yönetimine, hem de Kültür Bakanlığına teşekkürlerimizi sunuyoruz. Çok heyecanlıyızi Türk sinemasının bütün duayenleri burada çünkü' dediler. 
Gazetecilerin Fahriye Evcen ile Cannes'da yaptıkları toplantıyı hatırlatmaları ve 'Sizi sürekli Cannes, Monte Carlo, Amerika'da ünlü isimlerde görüyoruz. Yurt dışında bir proje gerçekleşecek mi? sorusuna 'Çok yakın zamanda bir Amerika projemiz var. Türkiye'de başlayıp Los Angelas'a giden bir proje bu. hem Türk hem Hollywood'lu oyuncular var. Nur hanımda orada küçük bir rol alacak' diye konuştular.

TELİF YASASINI BAKAN ONAYLADI!

Se-Sam birinci başkanı Yılmaz Atadeniz; '80 ülkeye satılan dizilerin gerçek sahibi sizlersiniz. Bu yolu sizler açtınız. Hepinize çok teşekkür ediyorum' dedi ve Telif hakları müjdesini verdi. Yasanın bakanın masasında olduğunu, onun onaylayarak Meclis’e sunduğunu belirtti.

'AZRAİL BENİ UNUTTU!'

Ödülünü almaya sahneye çıkan Cüneyt Arkın; 'Son yılların en mutlu gününü yaşıyorum bugün. Tüm eski dostlarımı görmek o kadar mutlu etti ki beni, bilemezseniz. Her filmde dövdüğüm kişiler var ya, bensiz film çekilirdi ama onlarsız film çekilmezdi. Onlar sinemanın kahramanlarıydı. Onları gördüm, hayatım boyunca bu geceyi unutmayacağım, Zaten bir şey kalmadı da... Ne çok insan kaybetmişiz üzülerek izledim az önce, Azrail beni unuttu...' diye konuşarak herkesi hüzne boğdu.

MÜZİKLE SİNEMA ZATEN KARDEŞTİR!
Orhan Gencebay aldığı ödül için herkese teşekkür ederek: 'İlk filmimi Lütfü (Akad) ağabeyimle yaptım. 36 film yapabildim. Sinemaya büyük bir saygıyla gereğini yapmaya çalıştım. Müzikle sinema zaten kardeştir. Bundan sonra olmalı diye düşündüğüm bazı filmler var. İnşallah hepsini yaparız. Herkese teşekkür ediyorum. Berhudar olun...' dedi.

İzzet Günay ile Selda Alkor arasında sahnede oldukça neşeli anlar yaşandı. Yıllar sonra sahnede birbirine sarılan ikiliden Günay; 'Magazinlere çıkmayalım şimdi' dedi. Alkor ise; 'Bunca sene çıkmadı bundan sonrada çıkmaz' diyerek herkese kahkaha attırdı. 

Daha sonra Ediz Hun'a ödülünü vermek üzere sahnede bekleyen İzzet Günay yine bombayı patlattı; 'Ediz'cim yanlış adama düştün. Ediz, hep hanımlardan ödül almayı tercih eder' demesiyle tüm salon kahkahalara boğuldu.
Ediz Hun: 'Sanata değer vermeyen toplumlar asla yükselemez' diye konuştu.

Şemsi İnkaya dizlerinin üzerine çökerek Aydan Şener’e ödülü takdim etti. 
Aydan Şener: 'Ben hiç beyaz perdede olmadım, hep beyazcam da insanların karşısına geçtim. Ancak tüm filmleri 3er 5er kez izledim. Herkese çok teşekkür ederim' diye konuştu.

Süleyman Turan: 'Yılmaz Atadeniz, Türkiye’nin Spielberg'idir. Eğerki bizde şartlar iyi olsaydı, Spielberg'e Amerika’nın Yılmaz Atadeniz'i diyecektik...' diye konuştu.

EMİRKAN’DAN 9 YIL ARADAN SONRA YENİ ALBÜM…



Yazdığı sözler ve yaptığı bestelerle başarılı hitlere imzasını atan Emirkan, 9 yıl aradan sonra yepyeni bir maxi single ile sevenleriyle buluşuyor. 

Poll Production by Polat Yağcı etiketi ile piyasaya çıkan ve kendi adını taşıyan
 albümü 6 şarkıdan oluşuyor. 
Albümde iki şarkının sözü ve müziği Emirkan imzasını taşırken; diğer şarkılarda birbirinden değerli müzik adamlarının isimleri yer alıyor. 
 Ersay Üner, Hakan Altun, Ercan Saatçi, Adnan Fırat gibi isimler sözleri ve
besteleriyle; Erhan Bayrak ve Ümit Köse ise yaptıkları aranjeler ile albümde yer alıyor. 
Emirkan, müzik severler’le 18 yıl önce ilk kez buluştuğu ‘Mahşere Kadar’ şarkısını yeniden yorumlayarak müzikseverlerin beğenisine sundu. 
Albümün çıkış parçası olarak ‘Kına’ şarkısını seçen sanatçı, şarkıya Kemal Başbuğ yönetmenliğin de klip çekti. Klip’de Emirkan’a kızı ve oğlu eşlik etti.