24 Kasım 2023 Cuma

AKCİĞER KANSERİNDE ‘MULTİDİSİPLİNER TEDAVİ YAKLAŞIMI’ NEDEN ÖNEMLİ?

 

Akciğer kanseri Türkiye’de her yıl yaklaşık 160 bin kişide görülüyor. En sinsi kanser türlerinden biri olduğuna dikkat çeken uzmanlar, multidisipliner yaklaşımın tedavi başarısını etkilediğine vurgu yapıyor.



Başta sigara olmak üzere, genetik faktörler, yanlış beslenme, yaş ve bazı riskli meslek grupları akciğer kanserine davetiye çıkarıyor. Erken evrede cerrahi ile tedavisi mümkün olan akciğer kanseri sinsi ilerlediğinden ve genellikle ileri evrede belirti verdiğinden tanı aşamasında gecikmeler yaşanabiliyor. Bu da kanserin tedavi aşamasını sekteye uğratabiliyor.
Ancak geliştirilen multidisipliner tedavi yaklaşımlarının uygun ileri evre akciğer kanseri hastalarına umut olabileceği belirtiliyor.

PASİF SİGARA İÇİCİLİĞİ DE AKCİĞER KANSERİ RİSKİNİ İKİ KAT ARTIRMAKTADIR.

Konu ile ilgili bilinmesi gerekenleri paylaşan Göğüs Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Özkan, ”Akciğer kanserinin artışındaki en önemli faktör sigara tüketiminin artması, sigaraya başlama yaşının düşmesidir. sigara akciğer kanseri gelişiminden yüzde 85-90 oranında sorumludur. Dolayısı ile sigara içenler içmeyenlere oranla 30 kat daha fazla risk altındalar. Sigara kullanma süresi, başlama yaşı, içilen sigara tipi, günlük sayısı da bunları etkilemektedir. Sigara bırakıldıktan sonra 15-20 yıl içinde akciğer kanseri gelişme riski sigara içmeyen kişilere yakın düzeye inmektedir. Pasif sigara içiciliği de akciğer kanseri riskini iki kat artırmaktadır. Bu nedenle akciğer kanserini önlemede yapılması gereken en öncelikli şey tütün ve tütün ürünleri ile mücadeledir” dedi.

“MULTİDİSİPLİNER YAKLAŞIM BAŞARILI SONUÇLAR VERİYOR”


İleri evre akciğer kanserinde uygulanan güncel tedavi yöntemlerine değinen Demirhan, şunları söyledi:

“İleri evre akciğer kanseri 3’üncü ve 4’üncü evre değimiz evrelerdir. Evre 3, hastalık lokal ileri dediğimiz, kanserin olduğu yerden biraz daha komşu dokulara girmiş ve lenf nodlarını tutmuş halidir. Evre 4 ise uzak organ metastazı yapmış kemik, karşı akciğer, böbrek üstü bezleri, beyin ve karaciğere metastaz yapmış halidir. Bu belirtilen bölgeler akciğer kanserinin en sık yayılım yaptığı yerlerdir. Hastaya böyle bir tanı konduğunda izlenecek tedavi yolu şöyledir. Eğer 3’üncü ve 4’üncü evre tespit edilmişse burada hücre tipi çok önemlidir. Hücre tipinde adenokersinom dediğimiz hücre tipi çıkmışsa bunlarda bazı genetik testler yapılarak hedefe yönelik tedaviler yapılabilir. Adenokarsinomda genetik testler sonrası yapılan tedaviler nokta atışlı tedavilerdir. Kemoterapi alınabiliyor ve yerine göre örneğin beyinde metastaz varsa radyoterapi uygulanabiliyor veya göğüs kafesi içinde radyoterapi uygulanarak akciğer kanseri evresi otomatik olarak gerileyebiliyor. Yine lenf bezinden dolayı evre 3’e girmiş bir kanserde tedaviden sonra özellikle bir lenf bezi tutulumu varsa orada onun yeniden evrelenerek evvelden tümörün olduğu yerin kemoterapi ya da radyoterapiden sonra yok olduğunu görebiliyoruz. O zaman ameliyat şansımız doğuyor. Ama bir istasyon olduğu zaman cerrahi şansımız yüksek. Eğer bir istasyondan fazla tutulum varsa başarı şansı düşüktür cerrahi gündeme gelmez. Tüm bu tetkikler dikkatle ve titizlikle incelendikten sonra hastanın durumu uygunsa multidisipliner bir yaklaşımla tedavi planlanır.”

“MORAL VE MOTİVASYON HER ZAMAN ÇOK YÜKSEK OLMALI”

Hastalığın ve tedavinin seyrinde moral ve motivasyonun büyük önem taşıdığına dikkat çeken Dr. Özkan Demirhan, ”İleri evre akciğer kanseri vakalarında gerileme olduğunu gözlemliyoruz ancak hastalık yok hasta var mantığını unutmamak gerekir. Tümör de insanlar gibidir. Aynı kanser türü farklı insanlarda farklı seyir gösterebilir. Kimisi çok saldırgan ve agresif seyrederken kimisi de çok yavaş ve stabil seyreder. O yüzden tedaviden hiçbir zaman vazgeçmemek lazım, şansım yok diye düşünüp moral bozmamak lazım. İnsanların direnmesi gerekir bu hastalığa.“ şeklinde konuştu.

23 Kasım 2023 Perşembe

TAMAY ÇELİK: MERİDYEN TERAPİ NEDİR? KİMLERE VE NASIL UYGULANIR?

 


Çin tıbbından esinlenerek geliştirilen ve birçok rahatsızlığın iyileşmesini destekleyici bir enerji çalışması olan Meridyen Terapi son dönemin en çok merak edilen yöntemleri arasında yer alıyor. Pekiyi Meridyen Terapi nedir? Nasıl ve kimlere uygulanır? Yan etkileri var mı? İşte 5 soruda Meridyen Terapi hakkında tüm bilinmesi gerekenler.

Meridyen Terapi Uzmanı ve Eğitmeni Tamay Çelik, yöntemin inceliklerini anlattı.



Meridyen Terapi nedir?

Yöntem hem kadim bilgiler içermekte hem de modern teknoloji barındırmaktadır. Çinliler bedenimizin içinde dolaşan karmaşık enerji kanallarının varlığını 5000 yıl önce keşfettiler. Gümüş eldiven ile uygulanan Meridyen Terapi, geleneksel Çin tıbbının geliştirdiği ve Uzakdoğu masajlarının birçoğunu içinde barındıran aynı zamanda teknoloji ile pratikleşmiş yeni nesil terapi yöntemidir. Meridyen, tüm bedene enerji taşıyan kanalların adıdır. Meridyen Terapi ile vücuttaki bozulmuş enerji yeniden dengelenerek, çi enerjisin gerekli yerlere ulaşmasını sağlar. Böylece bedenin kendi kendini iyileştirme gücü aktifleşir.”

 

Meridyen Terapi kimler tarafından uygulanabilir?

Meridyen Terapi mutlaka yöntemin eğitimini almış uzmanlar, terapistler tarafından, bilinçli olarak uygulanması gereken bir yöntemdir.

Meridyen Terapi nasıl uygulanır?

Meridyen terapi uygulanırken yeni nesil bir ünite cihazı ve özel gümüş eldivenler kullanılır. Vücudumuzun belirli bölgeleri, enerjinin konsantrasyonunu ve dağılımını temsil eder. Bu bölgelere özel bakım losyonu uygulandıktan sonra uzman terapist, yüzeysel bir masaj yapmak için özel gümüş eldivenleri kullanır. Bu ağrısız terapi yöntemi aynı zamanda vücudun masaj hissi ile rahatlamasını ve gevşemesini sağlar.

Meridyen Terapi uygulamanın amacı nedir?

Meridyen terapi aslında önleyici bir şifa yöntemidir. Hastalıklarımız baş göstermeden, kronik hale gelmeden beden enerjilerimizi dengeleyip hastalıklardan ve negatif etkilerinden kaçınmayı hedef alır. Dolayısı ile gerek bağışıklık sisteminin güçlenmesi, gerek bedenimizin güçlenmesi açısından faydalanabileceğimiz önleyici bir şifa yöntemidir.

 

Meridyen Terapi hangi şikayetlere önerilir?

Meridyen terapi bir seansta on klasik masaja eş değer etki yaratır. Ayrıca 6 kilometre koşmaya eş değerde yağ yakımı sağlar. Kişi toksin atar, kan dolaşımı ve metobolizmanın iyileşmesini sağlar, bağışıklık sistemini güçlendirir, hücre aktivasyonunu sağlar. Ödem attıran etkiye sahiptir. Meridyen terapi ayrıca; boyun ve bel fıtığına bağlı ağrı sendromlarında, postur bozukluklarında, kas romatizmalarında, yumuşak doku romatizmalarında, kireçlenme, cilt problemleri, uyku problemleri, yorgunluk sendromları, menopozla ilişkili şikayetlerde, huzursuz bacak sendromu, inme, parkinson gibi nörolojik hastalıklarda, mide-bağırsak problemlerinde, hemoroid ve birçok kas iskelet sistemi rahatsızlıklarında, regli dönemi şikayetleri, menopozla ilişkili şikayetler, dolaşım ve bağışıklık problemleri, prostat gibi bir çok rahatsızlığın iyileşmesini destekleyici bir enerji çalışmasıdır.

Beden enerjileri dengelendiğinde susuz kalmış toprağın suya kavuşması gibi, enerjiler gerekli yerlere ulaşır ve kendi kendimizi iyileştirme gücümüz aktifleşir.

Meridyen Terapi kimlere uygulanır?

Hem bedensel hem de ruhsal anlamda sağlıklı yaşamı benimseyen, hastalanmayı beklemeden bedenini güçlendirmeyi hedefleyen ya da yukarıda saydığımız rahatsızlıklarla ilgili alternatif, destekleyici yöntemler arayanlar için uygulanabilir.

Meridyen Terapi kimlere uygulanmaz?

Meridyen Terapi; hamile kadınlara, ileri düzeyde kalp veya tansiyon hastalarına, kalp pili, stent ve beyin pili olanlara, vücudunda platin, eklem protezi, tümör, aktif enfeksiyon, kırığı veya kanama bozukluğu, kanında pıhtılaşma sorunu olanlara, ileri derece yaşlılara, şizofreni hastalarına ve 8 yaşından küçüklere uygulanmaz.