BÜMED MEÇ Moda İlkokulu 2A ve 2B sınıfı
öğrenci ve öğretmenleri, LÖSEV yararına yürütülen sosyal sorumluluk projesi
kapsamında 'Yeni Yıl Kermesi' düzenledi. “ Çorbada sizin de tuzunuz bulunsun. ”
sloganıyla yürütülen projeden elde edilen tüm gelir LÖSEV’ e bağışlandı.
22 Mart 2018 Perşembe
BU SENEKİ GRİP NEDEN BİR TÜRLÜ GEÇMEK BİLMİYOR?
Bahar
geldi ancak grip kapımızı çalmaktan vazgeçmedi. Bu sene bir hayli
şiddetli geçen soğuk algınlığı vakaları ile ilgili uzmanlar uyardı. Gribin
mutlaka viral ve bakteriyel açıdan incelenip buna göre tedavi planlanması gerekiyor.
Konu ile ilgili İç Hastalıkları Uzmanı Yrd. Doç.
Dr. Sedat Özdemir bilgi verdi.
“Günümüzde soğuk algınlığı şeklinde başvuran
hastalarımızda baktığımızda iki çeşit salgın görmekteyiz. Birincisi bakteriyel
bir enfeksiyon ama önceki yıllara nazaran daha şiddetli ve antibiyotiklere
karşı genellikle dirençli bir bakteriden söz ediyoruz. Önceki yıllarda
kullanılmış olan antibiyotiklerle karşılaşmış ve direnç kazanmış bir bakteri
dolayısı ile sağlık ocaklarında ve acillerden verilen antibiyotiklerle iyileşmeden
hastalar tekrar hastanelere başvurmaktadır. Diğer taraftan ise viral bir saldın
da beraberinde mevcut. Viral salgında ise boşuna antibiyotik kullanılmakta. Oysa
yapılacak kan tetkiki ile onun viral bir hastalık olup olmadığı ayırt edilebilirse
hem gereksiz antibiyotik kullanımından kaçınılmış olur hem de antiviral
ilaçları kullanarak hastalar iyileşmiş olur.
Viral salgında hemofilus imfluenza dediğimiz virüsün
iki tipi tarafından da salgın yapılabilmekte. Hemofilus imfluenza A, hemofilus
imfluenza B. Son günlerde daha ziyade influenza B karşımıza çıkmaktadır. Başlangıçta
ise influenza A ile sık karşılaşıyor idik. İlfluenza A vakalarının durumları
ağır olanlarının HBN1 veya HBN3 yönünden de araştırılması gerekir. Yani kuş
gribi veya domuz gribi şüphesi olduğundan onların ileri araştırmaya ihtiyacı
var. Ancak hemofilus inlfuenza B olanlarda böyle bir ihtimal olmadığı için
antiviral ilaçlarla kolayca tedavi edilebilmekte.
Şeker,
kalp, tansiyon hastaları daha büyük risk altında.
Bakteriyel enfeksiyonların salgınlarında geç kalındığında
bronşit ve bronkopnömoni hemen oluşabilmekte. Böylece de hastaların iyileşmesi
daha zor olup daha uzun süre tedaviye ihtiyaç duymakta. Aynı zamanda
beraberinde başka hastalığı olan kişilerin, örnek olarak şeker hastalığı,
tansiyon kalp hastalığı, alerjik bronşit, astım veya KOAH’ı olanların daha sıkı
takip ve tedaviye ihtiyaçları olmakta. Diğerlerine nazaran daha zor iyileşmekteler.
Dolayısı ile salgın veya soğuk algınlığı nedeni ile polikliniklere başvuran
hastaların başlangıçta virüs mü yoksa bakteriye dayalı mı bir salgın olduğunu
ayırt edilmesi gerekecek. Virüsle salgın oluşmuşsa antiviral ilaç bakteri ile
oluşmuşsa antibakteriyel ilaçları kullanmamız gerekecek.
Tansiyon
ve kalp hastalarında tedavi dikkatli planlanmalı.
Tabi ki, hastalarımızın eşlik eden diğer hastalıkları
açısından da özellikle hipertansiyon ve kalp hastalığı olan kişilere de
antigribal ilaçları verirken dikkat etmemiz gerekecek. Tansiyon ataklarını
tetiklememiz veya onu tetikleyecek ilaçları vermememiz gerekir. Şuna da dikkat
etmek gerekir özellikle diyabetik hastalarda, iskemik kalp hastalığı olanlarda,
KOAH’ı ve astımı olan hastalarda pnömonileri atlamamamız gerekiyor. Akciğer
filmlerini değerlendirip ona göre ilaçlar tavsiye etmemiz gerekir.
Belirtilere
dikkat!
Belirtileri normal boğaz ağrısı, ateş, kırgınlık,
öksürük, üşüme, titreme semptomlarının yanı sıra bazı hastalarımızda bulantı,
bazılarında karın ağrısı, bazılarında ishal görülebilmekte. Özellikle viral enfeksiyonların
oluşturduğu durumlarda, virüslerin neden olduğu durumlarda bulantı, karın
ağrısı, ishal semptomları da gözükebilir. Bakteriyellerde ise daha ziyade
solunum yolu semptomları ile birlikte yüksek ateş, üşüme, titreme ve uzun süren
öksürük dikkati çekmekte. Onlarda gecikme fazla olduğu için, kendiliğinden
iyileşme beklentisinden dolayı bronşit, bronşiolit, bronkopnömoni veya pnömoni
atlanmamalı. Bunu sık görmekteyiz. Dolayısı ile değerlendirirken baştan buna
göre değerlendirmeliyiz.
Bir
günde geçmiyorsa uzmana başvurun.
Birinci günde bol sıvı, bol C vitamini içeren taze meyve
suları, bir tane ağrı kesici ateş düşürücü alıp iyileşme olmazsa ikinci gün
gecikmeden doktora başvurmak gerekiyor. Hele ki, başka rahatsızlıklar eşlik
ediyorsa hiç gecikmeden uzmana başvurmaları gerekiyor. Bir de grip semptomları
ile acil servilere başvuran hastalarımızın o an problemi çözdükten sonra gündüz
ilgili uzmanlara başvurarak kalıcı tedaviyi planlamaları gerekir. Yoksa sadece
acilden almış olduğu antigribal ilaçlarla tamamen iyileşmeyi beklemeleri
onlarda hastalığın daha da ilerlemesine sebep olmaktadır.”
20 Mart 2018 Salı
GİFA HOLDİNG BENZİN İHRACATI İÇİN KOLLARI SIVADI…
Kredi danışmanlık hizmetleri konusunda özellikle Ortadoğu önemli projeleri ile dikkat çeken Gifa Holding 2017 yılında toplamda 18 Milyar Euro tutarında kredi danışmanlık hizmeti verdi. 2018 yılı için ise 50 Milyar Euro’nun üzerinde bir rakamla yılı kapatmayı planlıyor.
Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Kısa 2018 yılı hedefleri arasında KKTC’de Hotel ve Gazino projelerinin yanı sıra İran’da da akaryakıt rafineri firması satın alma konusunda görüşmelerini sürdüklerini ifade ederek, “İran’da bir akaryakıt rafineri firmasını satın almaya çalışıyoruz. Ayrıca KKTC’de de bir akaryakıt şirketinin satın alma görüşmelerini yapıyoruz. Bu satın almalardaki amacımız benzin istasyonlarını satın alıp akaryakıt satmak değil, direk dağıtım şirketini alıp ihracat yapmayı planlıyoruz” dedi.
Her ay 2000 aileye gıda yardımı.
Sosyal sorumluluk projelerine verdikleri değerin altını çizen Kısa,” Amacımız geçim sıkıntısı çeken vatandaşımıza bir nebze olsun yardım eli uzatmaktır. Ve bu amaçla her ay 2000 aileye gıda yardımında bulunuyoruz. Bunun dışında sosyal anlamda katkı sağlamak için çok ciddi sponsorluklarımız oluyor. Bugüne kadar toplum faydası için çalıştığını düşündüğümüz hiçbir derneği geri çevirmedik. 2017 yılında yapmış olduğumuz sponsorluklar 2,5 Milyon TL’yi geçmiştir” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın aldığı önlemler doğrudur.
Türkiye’nin bölgesinde yaşanan olaylara kayıtsız kalamayacağını söyleyen Yusuf Kısa, “Benim kişisel görüşüme göre Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın aldığı önlemler doğrudur. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekâtı bazılarının planını bozdu. Dünyanın bir ucundan gelen ABD'nin, Suriye topraklarında ne işi var. Ancak yanı başında yanan ateşe Türkiye'nin hamleleri kimilerini derinden rahatsız ediyor. Türkiye’nin üzerine çok ciddi bir oyun vardır. 2023 yılında son bulacak anlaşmaların da bunda etkisi olduğunu düşünüyorum. Bu planlar 2000 yılından bu tarafa işleniyor. Afganistan’ı hedefe koyup Irak’a giren sonrasın da kuzeyinde bir Federal Kürt Devleti kurup referandum yaptıranların Suriye’de yapmak istedikleri de ortada. Ekonomik saldırılarla, darbelerle zor duruma sokulmaya çalışılan Türkiye, her zorluğu başarı ile atlattı ve kendi planını devreye koydu. Eski Türkiye’nin bunlarla mücadele etmesi cidden çok zordu” ifadelerini kullandı.
18 Mart 2018 Pazar
BEBEKLERİ YÜZ ÜSTÜ VETA YAN YATIRMAK ANİ ÖLÜM RİSKİNİ ARTTIRIYOR…
Bebeğinizi yüzüstü veya yan yatırmayın. Bebekleri yüzüstü veya yan
yatırılmaları ani ölüm riskini artırır. Konu ile ilgili Medigold Sultan Hastanesinden
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Ahmet
Karataş anlattı.
“Ani bebek ölüm sendromu, 1 yaşından daha küçük olan, sağlık problemi olmayan bebeklerin beklenmedik ölümüdür. Tamamına yakını uykuda olur. Ölümün nedenini açıklayacak muayene veya tetkik bulunamaz.
Ani bebek ölüm riskini artıran nedenleri:
-
Yüzüstü veya yan yatırma: Bebekler ilk 4 ayda yalnızca burundan nefes
aldıklarından, yüzüstü pozisyonda yatarken veya başka nedenlerle burunlarının
tıkanması nefes alamamalarına neden olabilir. Yan yatırma yüzüstüne göre
daha güvenli gibi görünse de bebek yan yatar pozisyondan yüzüstüne kolaylıkla
geçebildiğinden, bu da riski arttıran bir durumdur. Yüzüstü yatırmanın ABÖS
için çok önemli bir risk faktörü olduğunun anlaşılmasından sonra
kampanyalarında özellikle sırtüstü yatırmanın önerilmesiyle birlikte, ani bebek
ölüm sıklığı yüzde 50 azalmıştır.
-
Yumuşak yatakta yatmak: Yüz üstü yatırıldığında yumuşak yatağının veya
yastığın içine gömülen bebek kapalı ortamda sürekli aynı havayı solumakta
olduğundan oksijensiz kalabilir. Yatakta dönerek veya başını kaldırarak kendini
bu durumdan kurtaramayan bebekte ölüm kaçınılmazdır.
-
Yüksek oda sıcaklığı, bebeğin üzerinin çok örtülü olması: Ortam ısısının
yüksek olması, bebeğin üstünün çok örtülü olması, sürekli aynı havayı solurken
burada ısının yükselmesi ani bebek ölüm riskini artırır.
-
Bebeğin anne veya baba ile birlikte yatması: Özellikle ilk 6 ayda
yataklarında yalnız yatmayan bebeklerde ani bebek ölümü anlamlı olarak
artmaktadır. Koltuk- kanepede birlikte yatma ve annede sigara-madde kullanımı
riski daha da arttırmaktadır.
-
Evde sigara içilmesi: Sigara dumanına maruz kalan bebeklerde abi bebek
ölümü daha sık görülmektedir.
-
Anne sütü almama: Anne sütü ile beslenen bebeklerde ani bebek ölümü anne
sütü almayanlara göre daha az görülür.
-
Emzik kullanmama: Emzik kullanan bebeklerde daha az ani bebek ölümü
görülmektedir. Ancak mekanizması bilinmemektedir. Bu yüzden bazı ülkeler emzik
kullanmayı bu amaçla önermektedirler.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)