Bahar
geldi ancak grip kapımızı çalmaktan vazgeçmedi. Bu sene bir hayli
şiddetli geçen soğuk algınlığı vakaları ile ilgili uzmanlar uyardı. Gribin
mutlaka viral ve bakteriyel açıdan incelenip buna göre tedavi planlanması gerekiyor.
Konu ile ilgili İç Hastalıkları Uzmanı Yrd. Doç.
Dr. Sedat Özdemir bilgi verdi.
“Günümüzde soğuk algınlığı şeklinde başvuran
hastalarımızda baktığımızda iki çeşit salgın görmekteyiz. Birincisi bakteriyel
bir enfeksiyon ama önceki yıllara nazaran daha şiddetli ve antibiyotiklere
karşı genellikle dirençli bir bakteriden söz ediyoruz. Önceki yıllarda
kullanılmış olan antibiyotiklerle karşılaşmış ve direnç kazanmış bir bakteri
dolayısı ile sağlık ocaklarında ve acillerden verilen antibiyotiklerle iyileşmeden
hastalar tekrar hastanelere başvurmaktadır. Diğer taraftan ise viral bir saldın
da beraberinde mevcut. Viral salgında ise boşuna antibiyotik kullanılmakta. Oysa
yapılacak kan tetkiki ile onun viral bir hastalık olup olmadığı ayırt edilebilirse
hem gereksiz antibiyotik kullanımından kaçınılmış olur hem de antiviral
ilaçları kullanarak hastalar iyileşmiş olur.
Viral salgında hemofilus imfluenza dediğimiz virüsün
iki tipi tarafından da salgın yapılabilmekte. Hemofilus imfluenza A, hemofilus
imfluenza B. Son günlerde daha ziyade influenza B karşımıza çıkmaktadır. Başlangıçta
ise influenza A ile sık karşılaşıyor idik. İlfluenza A vakalarının durumları
ağır olanlarının HBN1 veya HBN3 yönünden de araştırılması gerekir. Yani kuş
gribi veya domuz gribi şüphesi olduğundan onların ileri araştırmaya ihtiyacı
var. Ancak hemofilus inlfuenza B olanlarda böyle bir ihtimal olmadığı için
antiviral ilaçlarla kolayca tedavi edilebilmekte.
Şeker,
kalp, tansiyon hastaları daha büyük risk altında.
Bakteriyel enfeksiyonların salgınlarında geç kalındığında
bronşit ve bronkopnömoni hemen oluşabilmekte. Böylece de hastaların iyileşmesi
daha zor olup daha uzun süre tedaviye ihtiyaç duymakta. Aynı zamanda
beraberinde başka hastalığı olan kişilerin, örnek olarak şeker hastalığı,
tansiyon kalp hastalığı, alerjik bronşit, astım veya KOAH’ı olanların daha sıkı
takip ve tedaviye ihtiyaçları olmakta. Diğerlerine nazaran daha zor iyileşmekteler.
Dolayısı ile salgın veya soğuk algınlığı nedeni ile polikliniklere başvuran
hastaların başlangıçta virüs mü yoksa bakteriye dayalı mı bir salgın olduğunu
ayırt edilmesi gerekecek. Virüsle salgın oluşmuşsa antiviral ilaç bakteri ile
oluşmuşsa antibakteriyel ilaçları kullanmamız gerekecek.
Tansiyon
ve kalp hastalarında tedavi dikkatli planlanmalı.
Tabi ki, hastalarımızın eşlik eden diğer hastalıkları
açısından da özellikle hipertansiyon ve kalp hastalığı olan kişilere de
antigribal ilaçları verirken dikkat etmemiz gerekecek. Tansiyon ataklarını
tetiklememiz veya onu tetikleyecek ilaçları vermememiz gerekir. Şuna da dikkat
etmek gerekir özellikle diyabetik hastalarda, iskemik kalp hastalığı olanlarda,
KOAH’ı ve astımı olan hastalarda pnömonileri atlamamamız gerekiyor. Akciğer
filmlerini değerlendirip ona göre ilaçlar tavsiye etmemiz gerekir.
Belirtilere
dikkat!
Belirtileri normal boğaz ağrısı, ateş, kırgınlık,
öksürük, üşüme, titreme semptomlarının yanı sıra bazı hastalarımızda bulantı,
bazılarında karın ağrısı, bazılarında ishal görülebilmekte. Özellikle viral enfeksiyonların
oluşturduğu durumlarda, virüslerin neden olduğu durumlarda bulantı, karın
ağrısı, ishal semptomları da gözükebilir. Bakteriyellerde ise daha ziyade
solunum yolu semptomları ile birlikte yüksek ateş, üşüme, titreme ve uzun süren
öksürük dikkati çekmekte. Onlarda gecikme fazla olduğu için, kendiliğinden
iyileşme beklentisinden dolayı bronşit, bronşiolit, bronkopnömoni veya pnömoni
atlanmamalı. Bunu sık görmekteyiz. Dolayısı ile değerlendirirken baştan buna
göre değerlendirmeliyiz.
Bir
günde geçmiyorsa uzmana başvurun.
Birinci günde bol sıvı, bol C vitamini içeren taze meyve
suları, bir tane ağrı kesici ateş düşürücü alıp iyileşme olmazsa ikinci gün
gecikmeden doktora başvurmak gerekiyor. Hele ki, başka rahatsızlıklar eşlik
ediyorsa hiç gecikmeden uzmana başvurmaları gerekiyor. Bir de grip semptomları
ile acil servilere başvuran hastalarımızın o an problemi çözdükten sonra gündüz
ilgili uzmanlara başvurarak kalıcı tedaviyi planlamaları gerekir. Yoksa sadece
acilden almış olduğu antigribal ilaçlarla tamamen iyileşmeyi beklemeleri
onlarda hastalığın daha da ilerlemesine sebep olmaktadır.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder