11 Ekim 2017 Çarşamba

CONNECME, KÜRESEL REKABETTE TÜRK GENÇLİĞİNE AVANTAJ GETİRECEK...


 Türkiye’deki çalışmalarına 26 Ekim’de gerçekleştirilecek “Empowering Youth Through Education” konferansı ile başlayacak olan ConnecME, bu önemli etkinlikte uluslararası platformda eğitim alanında söz sahibi özel kurumlar, Bakanlık Yetkilileri ve sınav merkezlerinden üst düzey temsilcileri bir araya getirecek.

26 ülkede 120 binden fazla öğrenciye ulaşan ConnecME Education; uluslararası mesleki belgelendirmeler, uluslararası üniversite giriş sınavı, iş hayatına hazırlık testleri, okul denetimleri gibi konularda faaliyet göstererek ulaştığı ülkelerde gençlerin daha iyi eğitim almalarına katkıda bulunuyor.



Dünyadaki eğitim ağıyla geniş kitlelere ulaşan ConnecME Education, bu yıl Türkiye’de de hizmet vermeye başladı. Kurumun "Empowering Youth Through Education” adlı ilk konferansını 26 Ekim’de İstanbul’da Hilton’da gerçekleştirilecek.

Kuzey Afrika, Adriyatik ve Orta Doğu’da yer alan 26 ülkede, bireylere ve kurumlara eğitim çözümleri sunan ConnecME Education, 26 Ekim’de İstanbul’da gerçekleştirilecek olan “Empowering Youth Through Education” başlıklı konferansta, eğitim alanında dünya liderleri arasında kabul edilen ACT ile birlikte   yer alacak. Konferansın temel hedefi, Türkiye ve yakın coğrafyadaki eğitim sektörünün, ilgili Bakanlık Yetkililerinin ve uluslararası kurumlardaki etkin yöneticilerin bir araya gelerek, bilgi ve uygulamaları birbirlerine aktarabileceği işlevsel bir platform yaratmak. Hem eğitim hem de ekonomik yaşamı yakından ilgilendiren bu konferansa, 4 ülkeden yaklaşık 100 kişi katılacak.

 Uluslararası Kariyer Sınavlarında Söz Sahibi Bir Kurum

26 ülkede 120 bini aşkın öğrenciye ulaşan ConnecME Education, dünyada saygın eğitim organizasyonları ile köklü bir iş birliğine sahip. 2010 yılında kurulan şirketin birlikte çalıştığı kurumlar arasında uluslararası saygınlığı olan ACT (üniversite giriş sınavı & İş Hazırlığı Değerlendirmeleri), City & Guilds (Mesleki Belgelendirme), Tribal (okul denetimleri ve kalite belgeleri) ve Becker (USMLE Hazırlık Eğitimleri) yer alıyor.

 CEO Shadid:İstanbul’u Bölgenin Merkezi Olarak Görüyoruz
Geçtiğimiz yıl içerisinde ekibi ile birlikte Türkiye’deki çalışmalarına başlayan ve İstanbul’u çok sevdiğini söyleyen ConnecME CEO’su Mohammed Shadid, bölgedeki ana merkezlerinden birini Türkiye’de açacaklarını vurguladı.

Şirketin CEO’su Shadid, “ConnecME olarak Türkiye’nin Doğu ve Batı arasında önemli bir bağlantı olduğuna inanıyoruz. Bu sebeple,bölge temsilciliğimizi İstanbul’da kurmak içinçalışmalarımıza başladık. Türkiye’deki prestijli kurumlara, eğitim alanında sahip olduğumuz küresel deneyimi, bilgi ve birikimi sunmaya geldik. Türkiye’nin başarısına değer veriyor ve yolu birlikte yürümek istiyoruz. Bize göre, her geçen gün globalleşen bir dünyada güçlü olabilmek için, ihtiyaç duyduğunuzda farklı ülkelerde de iş yapabilmeniz gerekir. Bunun yolu, hem rahat iletişim kurabilmekten hem de mesleki eğitiminizin diğer ülkelerdeki resmi makamlarca tanınmasından geçmektedir. Hizmetlerimiz, bu anlamda kişi ve kurumlara benzersiz fırsatlar sunmakta ve dolaylı olarak ülkelerin ticaretine de katkıda bulunmaktadır” dedi.

Rekabetin Yolu Eğitimden Geçiyor

Hizmet verdikleri ülkelerde 45 farklı sınav sunan ConnecME Education’ın Avrupa ve Orta Doğu Bölge Direktörü Aysel İnce ise kurumun Türkiye’deki ilk organizasyonuna büyük önem verdiğini belirtti. Direktör Aysel İnce, konferansı düzenleme amaçlarını, “Uluslararası ortaklarımızı ve yerel eğitim organizasyonlarını bir araya getirerek, Türk gençlerinin küresel rekabet gücünü arttırmayı hedefliyoruz” diye özetledi.


ConnecME Education, 26 Ekim’de “Empowering Youth Through Education”konferansının ardından eğitim alanında yıl boyunca farklı etkinlikler düzenleyerek faaliyetlerini tanıtmaya devam edecek.

9 Ekim 2017 Pazartesi

ŞEKER AMELİYATLARI ÖMRÜ UZATIYOR…


Tip 2 diyabet hastalığında umut olan Şeker Ameliyatları çağın vebası kalp ve damar hastalıklarından da koruyor. Uzmanlar ise ameliyatlardan sonra hastaların düzenli bir yaşam şekli oluşturarak ömrünün kalan kısmını son derece sağlıklı geçirebileceğine dikkat çekiyor.

Son yıllarda Türkiye’de de kullanılan Şeker Ameliyatları tip 2 diyabet hastalarının yaşam kalitesini arttırmakla kalmıyor kalp ve damar hastalıkları başta olmak üzere, yüksek tansiyon, huzursuz bacak sendromu, göz sorunları, böbrek sorunları gibi pek çok rahatsızlığın da önüne geçiyor. Ameliyatlardan sonra benimsenecek düzenli bir yaşam şekli ise bu hastaların uzun yıllar son derece sağlıklı bir şekilde yaşamalarına olanak sağlıyor. Konu ile ilgili bilgi veren Özel Medigold Sultan Hastanesinden Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Fatih Kar, yanlış beslenme ve rafine gıdaların, şeker hastalığına yakalanma oranlarını her geçen gün arttırdığına dikkat çekerek, başta obezite olmak üzere kalp ve damar sorunlarını da ciddi oranda tetiklediğine dikkat çekti. Kar, yapılan Şeker Ameliyatlarının hastaların sadece diyabetle mücadelesinde değil, damar sorunlarından böbrek sorunlarına, göz sorunlarından huzursuz bacak sendromuna kadar pek çok hastalığın da önüne geçtiğine değindi. Op. Dr. Fatih Kar şu bilgileri aktardı. “Şeker Ameliyatları şişmanlık ameliyatlarından tüp mide ameliyatına benziyor ancak ilave müdahaleler içeriyor. Klasik tüp mide ameliyatından biraz daha geniş bir mide bırakıyoruz ve bu midenin çıkış kısmına ince bağırsakların son 250 santimetresini getirerek yeni bir bağlantı açıyoruz. Böylelikle gıdaların yaklaşık 3’te 1’i eski yolundan 3’te 2’si de yeni yolundan gidiyor ve bağırsakların son kısmına ulaşıyor.”


GIDALARIN HORMON DEPOSUNA ERKEN ULAŞMASINI SAĞLIYORUZ…

Vücuda giren gıdalardan maksimum fayda sağlamak adına yapılan ameliyatın büyük önem taşıdığına dikkat çeker Op. Dr. Fatih Kar,” Bu bağırsakların son 250 santimetrelik kısmı vücut için hayati öneme sahip bir hormon deposudur. Yıllar içinde rafine gıdalarla, dejenere edilmiş gıdalarla, kalitesi düşmüş gıdalarla beslenmenin sonucu olarak bu bölge çok atıl pozisyona düşüyor. Biz gıdaları aldığımız zaman normal yoldan geçtikten sonra üst kısımlarda birçoğu emiliyor ve son kısma sadece posası ulaşıyor. Bunun nedeni aldığımız gıdaların kalitesiz rafine gıdalar oluşudur. Dolayısı ile bu posa da burada istenilen hormonel etkiyi oluşturamıyor. Biz yeni bir yol açarak gıdalarla bu alanın erken karşılaşmasını sağlıyoruz. Bu sayede buradan şeker üzerinde çok ciddi koruyucu etkileri olan hormonların salınımını uyarıyoruz.  Diyabetle birlikte, hipertansiyon, kalp hastalıkları, damarsal kireçlenmelerin ilerlemesi durdurulabiliyor. Hastalar, eğer kiloları fazla ise bunu rahatça vererek rahatlayabiliyorlar. Ana damarlarda mümkün olmasa bile kılcal damarlardaki tahribatlarda, böbrek harabiyetlerinde, bacaklardaki uyuşukluklarda, göz sorunlarında ciddi anlamda geri dönüş sağlayabiliyor. Mikro anjiyopati dediğimiz bu durumlar tip 2 diyabet hastalarında görülen önemli problemler arasındadır. Toplumumuza baktığımızda da git gide artan bir diyabet insidansı görüyoruz. Toplumun yaklaşık yüzde 13-14’ü diyabet hastası. Bu ciddi bir tehdit. Ve biz biliyoruz ki, bu yüzde 14’lük grubun içindeki yüzde 90-95’lik bir kesim tip 2 diyabet hastası. Ve bunların da yaklaşık yüzde 80’i şeker kontrolünü yeterince sağlayamıyor. Bu hastalara tabi ki hemen ameliyat önerilmiyor. Önce diyet ve egzersizle sorun çözülmeye çalışılıyor. Bu şekilde çözülemezse medikal tedavi devreye giriyor. O da olmazsa insülin tedavisi başlanıyor. Bütün bunlara rağmen şeker kontrol altına alınamıyorsa ve veya komplikasyonlar ortaya çıkıyorsa  bu sefer cerrahi devreye girebiliyor. Kapalı laparoskopik yöntemlerle yaklaşık 2 - 4 saat süren ameliyatların ardından hastalar tip 2 diyabet dahil hipertansiyon, kalp damar sorunları, böbrek ve göz sorunları gibi pek çok sorundan önemli ölçüde kurtulabiliyor. Obezitenin de önüne geçilmiş oluyor. Hastanın midesi küçüldüğü için aldığı kalori alımı azalıyor. Hem daha fit hem daha sağlıklı oluyor. İnsanların hayatı değişiyor.” şeklinde konuştu.

DÜZENLİ YAŞAM VE DENGELİ BESLENME ÇOK ÖNEMLİ…

Hastaların ameliyat sonrası sürecine de değinen Op. Dr. Fatih Kar,” Bu ameliyatlardan sonra hastalar beslenme düzenlerine mutlaka dikkat etmeliler. İşe vakıf bir diyetisyen kontrolünde olmalarını tavsiye ederim. Çünkü dönem dönem ufak çaplı protein ve vitamin takviyeleri gerekebiliyor. Bu eksiklikler obezite cerrahisi ameliyatlarındaki kadar çok görülmüyor. Obezite ameliyatlarında kalsiyum, magnezyum, demir, B1, B12 gibi vitamin eksiklikleri çok fazla görülüyor. Şeker Ameliyatlarında bunlar yok denecek kadar az görülüyor. Çünkü gıdaların 3’te biri normal yolla gidiyor ve emilimini sağlıyor zaten. 3’te ikilik fazla olan kısım buradan geçiriliyor. Bu ameliyatlardan sonra şeker hastalarında çok sık gördüğümüz ‘elim ayağım titriyor, bir şeyler yemem lazım’ gibi hissiyat, hormonal yapı toparlandığı için olmuyor, ciddi bir açlık hissetmiyorlar. Ufak porsiyonlarla çok kolay doyup uzun süre tokluklarını koruyabiliyorlar.” şeklinde bilgi verdi.

HASTANIN ÖMRÜ UZUYOR…

Ameliyatlardan sonra hastaların şekerden uzak durması gerektiğine dikkat çeken Fatih Kar,” Şeker hastasını her ne kadar biz ameliyat edip normal formuna sokmayı başarsak bile ciddi şeker toksitisesi yaratacak gıdalardan uzak durmak gerekir. Kişinin ömür boyu sağlıklı yaşamı seçmesi gerekir. Biz bu aşamada oluşan sorunu tamir ediyoruz ama hastanın da dikkat etmesi gerekir. Bu ameliyatlardan sonra hasta 25-30 yıl sorunsuz bir şekilde de yaşayabilir ama birtakım hastalar daha az yaşayabilir. Bu insülin depolarının durumu ile alakalı. Ameliyattan önce biz ameliyat kriterlerini sıralarken mutlaka ölçüyoruz şekerlerini. Yaptığımız müdahaleden sonra kullanılacak bir insülinin hala var mı diye. Bizim yaptığımız müdahale ile tabiri caizse 5000 cc 8 silindirli bir araba ile giderken 300-350 cc’lik küçük bir motosiklet kadar yakıt harcayacak konuma geliyor hasta.  Ama yakıta da mutlaka ihtiyaç var. Yakıt da insülin, bu ihtiyacımız olan yakıtı da tüketmek hastanın diyeti ile ilişkili, yaşam tarzı ile ilişkili. Bazen hastaya 20-25 sene kazandırıyor bu ameliyat. Hastanın ömrü başka sebeplerle tükeniyor. Bizim amacımız şeker ve şekerin komplikasyonlarından oluşmayan bir gelecek sunmak insanlara. Ama diyeti çok ciddi anlamda bozan, yiyecek bağımlığı olan insanların da birtakım sıkıntılar yaşaması kaçınılmaz tabi. Normal halindeki kadar etkilenmiyor belki vücut ama hiç etkilenmiyor demek yanlış olur. Ayrıca obezite cerrahisindeki bütün işlemler kilo kaybı ile birlikte metabolik sonuç doğuruyor, obezite cerrahisi ameliyatları da kısmen metabolik tablolar oluşturuyorlar. Ama Şeker Ameliyatı dediğimiz bu ameliyat özellikle tip 2 diyabet için tasarlanmış bir müdahale şeklidir. Hedef şeker ve şeker hastalarının komplikasyonlarından hastaları korumaktır.” ifadelerini kullandı.