Magazin
camiası onu ünlülerle yaşadığı ilişkilerle gündeme getirse de o aslında uluslararası
başarılara imza atmış çok önemli bir iş adamı. Hollywood prodüksiyonun
sahibi Ramiz Özbay, Hollywood yıldızları ile yaptığı organizasyonlarla Avrupa,
Amerika ve Asya’ya damga vuruyor.
Kendinden
biraz bahseder misin? Nerelisin, çocukluğun…
Ankara’da doğdum. Beş yaşımda İstanbul’a geldim. O
zamandan beri İstanbul’dayım. İlkokulu, ortaokulu ve liseyi Bağdat caddesinde Güneş
kolejinde okudum. Sonra İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesinde okudum. Mezun
olduktan sonra da Dallas Teksas’a gittim. Pazarlama eğitimi aldım.
İş
hayatına nerede başladın?
İlk iş tecrübemi Amerikan firmasında yaptım. Temizlik
sistemleri firmasıydı. Geliştirilen özel bir robotla hava temizleme sistemi
satıyorduk. Önce satış elemanı olarak başladım. Kısa bir süre sonra satış müdürü
daha sonra da firmanın genel müdürü oldum. On yıl bu şirkette üst düzey
yönetici olarak çalıştım. Aynı firmanın Pakistan İslamabad ayağının genel
müdürlüğünü de yürüttüm. Bu süre zarfında Pakistan’da kadım.
Üst
düzey yöneticilik yapmak için çok genç bir yaş. Nasıl başardın bunu?
Haklısın çok gençtim. 22 yaşındaydım genel müdür
olduğumda. Öncelikle çok çalışkan ve pratik zekalı olmam bunu sağladı. Çok iyi
satış yapardım. Satışta dünya şampiyonu bile oldum. Bu önemli bir etkendi
mutlaka ama asıl önemli olan her söyleneni onaylamazdım. Benden çok daha
tecrübeli olanlar vardı, şirket sahibi ile birlikte stratejik kararlar
alırlardı ve ben çoğu zaman bunlara itiraz ederdim. Farklı yollar sunardım
onlara. Onlar tabi tecrübeli ekipleri ile bildiklerini okurlardı ama sonrasında
hata yaptıklarını fark ederlerdi ve çoğu zaman da benim verdiğim önerinin daha
doğru bir yol olduğuna kanaat getirirlerdi. Bu böyle birkaç kez tekrarlanınca
bu işi bana teslim etmeye karar verdiler. Çalıştığım süre zarfında bu görevi
başarı ile götürdüm. Sonrasında ise ticaret hayatına atıldım.
Çok
genç yaşta iyi bir kariyer ve genel müdürlük derken neden ticarete atılmaya karar
verdin?
Fırsatlar beni buraya getirdi. Kendi işimi kurup
ticaret yapmak vardı hep hayalimde. Türkiye’de kendi işimi kurdum ve çalıştığım
firmanın rakibi oldum. Aslında rakibi olmak istemezdim ama fırsatlar onu
çıkardı karşıma. Sonra bir Alman markasının distribütörlüğünü aldım ve on sene
kadar devam ettirdim. Su arıtma sistemleri işi yaptım. Amerika’ya fason
yaptırdım. Çin’e hava temizleme cihazları yaptırdım. Epey bir ticaret hayatım
oldu. Aynı dönem evlendim bir süre sonra da boşandım. Bu süreç beni duygusal
olarak çok hırpaladı. Şirket faaliyetleri devam etti ama ben hiçbir şey
yapmadım diyebilirim. Mutsuzdum içimden bir şey yapmak gelmiyordu. Bu mutsuzluk
bana sonra yeni kapılar araladı. Çünkü mutlu olabileceğim iş nedir diye kendi
kendime sormaya ve araştırmaya başladım.
Herkesin
en çok istediği şeylerden bir tanesi mutlu olduğu işi yapabilmek ama bu her
zaman mümkün olmuyor…
Çok doğru. Ben bu konuda biraz şanslıydım sanırım.
Hollywood filmlerini çok seviyordum dolayısı ile Hollywood’la ilgili bir şeyler
yapmalıyım dedim ve Los Angeles’a gittim. Orada arkadaşlarım vardı.
Spartaküs’ün yapımcılarının evinde düzenlenen bir partiye gittim arkadaşlarımla
birlikte. Orada tanıştığım grup “Reklam ve dizi konusunda bizi arayanlar çok
oluyor. Avrupa’da bizi temsil edecek kimse yok” dediklerinde birden bir ışık
doğdu. Ortağım Varol Porsemay’la birlikte Hollanda’ya Hollywood Prodüksiyonu
kurduk. Sonra tek tek Avrupa ve Asya organizasyonları için Hollywood yıldızları
ile sözleşme yapmaya başladık. Avrupa haklarınız, Asya haklarınız bizde dedik.
Nasıl olsa oradan onlara iş gelmiyordu dolayısıyla onlara da oralarda iş
bağlamış olacaktık.
Kaç
Hollywood yıldızı var sizinle çalışan?
Şu anda 250 civarında Hollywood yıldızı ile
sözleşmemiz var. Herhangi bir Asya ülkesinden birisi Hollywood yıldızı
istediğinde bize yönlendiriyorlar.
Amerika’ya
da bir şirket açma projeniz var mı?
Los Angeles’te bir şirketimiz var. Yakında bir tane de
Miami’ye açmayı planlıyoruz. İstanbul’da da şirketimiz vardı ama onu birkaç ay
önce kapattık.
Türkiye
sever yabancı yıldızları. Buradaki şirketi neden kapattınız? İlgi göstermediler
mi?
Yedi yıldır Türkiye’de organizasyon yapıyorum. 32 tane
Hollywood yıldızı getirdim. Çok ses getiren işler oldu. Gazeteler sayfalarca
yazdı, televizyonlarda ana haberlerde magazin programlarında günlerce haberleri
yapıldı. Ama devletten bir Allah’ın kulu kalkıp “Kardeşim sen çok güzel
reklamını yapıyorsun ülkemizin gel sana bir plaket verelim” demedi. Plaketi de
geçtim bir teşekkür bile almadım. Gel şu işin ucundan biz de tutalım demedi
kimse. Kırgınım o yüzden. Ayrıca Türkiye’de yaptığım organizasyonu 200-300 kişi
ancak gelirken Avrupa ve Amerika’daki organizasyonlara 10-15 bin kişi geliyor.
Bir kick boks organizasyonumuz 80 ülkede canlı olarak yayınlandı. Eurosport
yayınladı.
O
hangi ülkede yapılmıştı?
Romanya’da yapıldı. Hollywood’da Bai Ling’i
getirmiştik. Türkiye’den Atakan Aslan, İbrahim Demirci gibi isimler vardı.
Olağanüstü bir organizasyon oldu. Televizyonlar gazeteler günlerce bundan
bahsetti.
ROMANYA
PRENS VE PRENSESİ TEŞEKKÜR İÇİN GELDİ…
Romanya’daki ikinci organizasyonumda çalışma odamda
otururken arkadaşlar geldi ve “Ramiz bey prens ve prenses sizinle görüşmek
istiyor” dediler. Bir anda şaşırdım tabi, ne oluyor dedim kendi kendime. Davet
ettim odama. Prenses İngiltere’de okumuş aksanından belli. “Çok teşekkür
ederiz. Siz Hollywood yıldızlarını ülkemize getiriyorsunuz. Bunlar her yerde yayınlanıyor.
Ülkemizin reklamı yapılıyor. Bunlar çok güzel şeyler. Size destek olamaya
geldik” dedi. Çok mutlu oldum. Prens ve prensesle dostluk kurduk sonra. Bir
sonraki gidişimde beni havaalanından aldılar. Konstanta’yı gezdirdiler. Şimdi
insan düşünüyor ve üzülüyor. Ben Türküm, Türkiye’de bu kadar organizasyonlar
yapıyorum gelip destek olmaları için birilerine yalakalık mı yapamam gerekiyor?
Bu kadar haber çıkmasına rağmen kimse teşekkür bile etmedi. Kırgınım ama ülkemi
seviyorum. Yavaş yavaş organizasyonları yurt dışına kaydırıyorum. Çünkü
kıymetimiz yok burada. Ben Miami’de çok daha güzel organizasyonlara imza
atacağımıza inanıyorum. İnsanlar orada teşekkür etmeyi biliyor. Burada bırakın
teşekkürü bir de dolandırmaya kalkıyorlar. Ülkemizi seviyoruz bundan dolayı
yine işimiz yapmaya devam edeceğiz. Çok iyi bir itibarımız var yurt dışında da
Türkiye’de de. Söz verdiğimiz işin beş mislini yapıyoruz çoğu zaman. Minimum
taahhüdü verdiğim işte maksimum iş yapıyorum yani. Gerçi bu iyi mi kötü mü
anlamadım ama bu şekilde de yapmaya devam edeceğiz.
Organizasyonlarda
Türk yıldızlarla yabancıları da buluşturuyorsun. Bir sinema filmi projen var mı
yerli ve yabancı ünlülerin buluşacağı?
Aslında böyle bir projemiz vardı. Ama şimdilik askıya
aldık.
HOLLYWOOD
YILDIZI İLE METROBÜSE BİLE BİNDİK.
Türk
ünlüler mi daha uyumlu yabancılar mı?
İnsandan insana değişiyor. Hollywood yıldızı ile
bankın üzerine oturalım bir simit yiyelim desem hayır demez ama Türk oyuncuyu
kestiremiyorum. Kimisi der kimisi demez. Bizimkiler daha kibirli. Onlar daha
mütevazılar. İstanbul’daki bir organizasyonumuzda trafik sıkıştı mesela canlı
yayına yetişmemiz gerekiyordu, metrobüse bindik Lorenzo Lamas ile.
Kara
Şimşek’i Türkiye’ye getirdin. Reklamlarda organizasyonlarda oldukça boy
gösterdi. Var mı başka bu tarz projelerin?
İnşallah Autoshow 2019’a Batman’ın arabasını
getireceğim Batman’ın oyuncusu ile birlikte. Batman’dan sonra da Hayalet Avcıları
var sırada.
Dizilere
oyuncu veriyor musun?
Yabancı dizilere veriyoruz. Game Of Thrones’a da oyuncu
verebiliriz.
Ortağın
Varol’la nasıl kesişti yollarınız?
Genel müdür olduğum yıllarda tanıştım Varol’la. O
zamandan beri ortağız. Varol’la beraber başladık bu işe. Bizi bu işe itti
hayat. Dünyada bizim yaptığımız gibi yapan yok bu işi.
Ne
zaman evleniyorsun?
Kısmet. Bir kez ağzımız yandı artık yoğurdu üfleyerek
yiyoruz.
ÖNCE
AŞK SONRA İŞ…
Nagehan
Karadede ile ilişkiniz ne durumda?
Çok güzel bir ilişkimiz vardı. Çok sevdim onu. Fakat Surviver’a
hazırlanırken beni üzdü, ihmal etti. Kendini Surviver’e verdi. Günde 8-10 saat
spor yapıyordu. Buna saygı duyuyorum sonuna kadar da destekliyorum ama bana
göre ilişkilerde öncelik şu olmalı. Önce aşk sonra iş. Ben onu ihmal etmezdim.
Kırıldım, bu yüzden de ilişkiyi noktaladım. Ama barıştık sonra telefonla. Çok
kırıldım ama sevgim ve ona verdiğim değer ağır bastı. Umarım döndüğünde her şey
ilk başladığı günkü olur.
İNSAN
BÜYÜDÜKÇE KÜÇÜLMELİ. KİBİR ÇOK KÖTÜ BİR ŞEY.
Çok
mütevazi bir adamsın. Seni tanıdığım için bu soruyu rahatlıkla soruyorum. Senin
sahip olduklarına sahip birçok insanın kibirden yanına yaklaşılmıyor. Sen bu
mütevaziliğini nasıl korudun?
Ailemden aldım bunu. Öyle gördüm. İnsan büyüdükçe
küçülmeli bana göre. Kibir çok kötü bir şey. Hayatımın hiçbir döneminde kibirli
olmadım. Biri ezmeye çalıştığında mütevaziliğimi kaybediyorum. Özellikle de
yanımda birini ezmeye çalıştıklarında. Bu sefer ben ezmeye çalışanı ezmeye kalkıyorum.
Çünkü kabullenemiyorum. İnsanların birbirine kibirlilik yapması birbirini
ezmeye çalışması bana çok üzücü geliyor. Zengin olsan da her şey geçici.
Hepimizin gideceği yer aynı. Bu yüzden insanların kalbine göre değer veriyorum.
Bu
karakterinden dolayı kazık yediğin oluyor mu ya da süistimal edildiğin?
Çok. Sürekli kazık yiyorum. Ama bu benim tarzım. Benim
düşüncem bu. Ben iyilik yaparım denize atarım. Benim karşımdaki kötüdür, kazık
atar, süistimal eder umurumda değil. O onun sorunu. Ben yine de dürüst olmaya
özen gösteririm. Bu benim hayat felsefem. “Her şeyden önce dürüstlük”. Eğer bir
yerde üçkağıt varsa bugün çıkmasa yarın bir gün mutlaka hiç ummadığın yerde
karşına çıkar. O yüzden hayatta sonucu ne olursa olsun doğruyu söylerim. Bir
hata yaptıysam onu da söylerim, gizlemem. Herkes birbirine yardım etse bu
hayatta problem kalmaz zaten. Herkes iyi niyetli olsa, yardım etse, destek
verse… Hayat inan çok daha kolay ve yaşanılır olur.
Röportaj: Şükriye Özgül