13 Mayıs 2018 Pazar

TÜRK İŞ ADAMI RAMİZ ÖZBAY HOLLYWOOD’U FETHETTİ…



Magazin camiası onu ünlülerle yaşadığı ilişkilerle gündeme getirse de o aslında uluslararası başarılara imza atmış çok önemli bir iş adamı. Hollywood prodüksiyonun sahibi Ramiz Özbay, Hollywood yıldızları ile yaptığı organizasyonlarla Avrupa, Amerika ve Asya’ya damga vuruyor.


Kendinden biraz bahseder misin? Nerelisin, çocukluğun…

Ankara’da doğdum. Beş yaşımda İstanbul’a geldim. O zamandan beri İstanbul’dayım. İlkokulu, ortaokulu ve liseyi Bağdat caddesinde Güneş kolejinde okudum. Sonra İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesinde okudum. Mezun olduktan sonra da Dallas Teksas’a gittim. Pazarlama eğitimi aldım.

İş hayatına nerede başladın?

İlk iş tecrübemi Amerikan firmasında yaptım. Temizlik sistemleri firmasıydı. Geliştirilen özel bir robotla hava temizleme sistemi satıyorduk. Önce satış elemanı olarak başladım. Kısa bir süre sonra satış müdürü daha sonra da firmanın genel müdürü oldum. On yıl bu şirkette üst düzey yönetici olarak çalıştım. Aynı firmanın Pakistan İslamabad ayağının genel müdürlüğünü de yürüttüm. Bu süre zarfında Pakistan’da kadım.

Üst düzey yöneticilik yapmak için çok genç bir yaş. Nasıl başardın bunu?

Haklısın çok gençtim. 22 yaşındaydım genel müdür olduğumda. Öncelikle çok çalışkan ve pratik zekalı olmam bunu sağladı. Çok iyi satış yapardım. Satışta dünya şampiyonu bile oldum. Bu önemli bir etkendi mutlaka ama asıl önemli olan her söyleneni onaylamazdım. Benden çok daha tecrübeli olanlar vardı, şirket sahibi ile birlikte stratejik kararlar alırlardı ve ben çoğu zaman bunlara itiraz ederdim. Farklı yollar sunardım onlara. Onlar tabi tecrübeli ekipleri ile bildiklerini okurlardı ama sonrasında hata yaptıklarını fark ederlerdi ve çoğu zaman da benim verdiğim önerinin daha doğru bir yol olduğuna kanaat getirirlerdi. Bu böyle birkaç kez tekrarlanınca bu işi bana teslim etmeye karar verdiler. Çalıştığım süre zarfında bu görevi başarı ile götürdüm. Sonrasında ise ticaret hayatına atıldım.

Çok genç yaşta iyi bir kariyer ve genel müdürlük derken neden ticarete atılmaya karar verdin?

Fırsatlar beni buraya getirdi. Kendi işimi kurup ticaret yapmak vardı hep hayalimde. Türkiye’de kendi işimi kurdum ve çalıştığım firmanın rakibi oldum. Aslında rakibi olmak istemezdim ama fırsatlar onu çıkardı karşıma. Sonra bir Alman markasının distribütörlüğünü aldım ve on sene kadar devam ettirdim. Su arıtma sistemleri işi yaptım. Amerika’ya fason yaptırdım. Çin’e hava temizleme cihazları yaptırdım. Epey bir ticaret hayatım oldu. Aynı dönem evlendim bir süre sonra da boşandım. Bu süreç beni duygusal olarak çok hırpaladı. Şirket faaliyetleri devam etti ama ben hiçbir şey yapmadım diyebilirim. Mutsuzdum içimden bir şey yapmak gelmiyordu. Bu mutsuzluk bana sonra yeni kapılar araladı. Çünkü mutlu olabileceğim iş nedir diye kendi kendime sormaya ve araştırmaya başladım.

Herkesin en çok istediği şeylerden bir tanesi mutlu olduğu işi yapabilmek ama bu her zaman mümkün olmuyor…


Çok doğru. Ben bu konuda biraz şanslıydım sanırım. Hollywood filmlerini çok seviyordum dolayısı ile Hollywood’la ilgili bir şeyler yapmalıyım dedim ve Los Angeles’a gittim. Orada arkadaşlarım vardı. Spartaküs’ün yapımcılarının evinde düzenlenen bir partiye gittim arkadaşlarımla birlikte. Orada tanıştığım grup “Reklam ve dizi konusunda bizi arayanlar çok oluyor. Avrupa’da bizi temsil edecek kimse yok” dediklerinde birden bir ışık doğdu. Ortağım Varol Porsemay’la birlikte Hollanda’ya Hollywood Prodüksiyonu kurduk. Sonra tek tek Avrupa ve Asya organizasyonları için Hollywood yıldızları ile sözleşme yapmaya başladık. Avrupa haklarınız, Asya haklarınız bizde dedik. Nasıl olsa oradan onlara iş gelmiyordu dolayısıyla onlara da oralarda iş bağlamış olacaktık.

Kaç Hollywood yıldızı var sizinle çalışan?



Şu anda 250 civarında Hollywood yıldızı ile sözleşmemiz var. Herhangi bir Asya ülkesinden birisi Hollywood yıldızı istediğinde bize yönlendiriyorlar.

Amerika’ya da bir şirket açma projeniz var mı?


Los Angeles’te bir şirketimiz var. Yakında bir tane de Miami’ye açmayı planlıyoruz. İstanbul’da da şirketimiz vardı ama onu birkaç ay önce kapattık.

Türkiye sever yabancı yıldızları. Buradaki şirketi neden kapattınız? İlgi göstermediler mi?


Yedi yıldır Türkiye’de organizasyon yapıyorum. 32 tane Hollywood yıldızı getirdim. Çok ses getiren işler oldu. Gazeteler sayfalarca yazdı, televizyonlarda ana haberlerde magazin programlarında günlerce haberleri yapıldı. Ama devletten bir Allah’ın kulu kalkıp “Kardeşim sen çok güzel reklamını yapıyorsun ülkemizin gel sana bir plaket verelim” demedi. Plaketi de geçtim bir teşekkür bile almadım. Gel şu işin ucundan biz de tutalım demedi kimse. Kırgınım o yüzden. Ayrıca Türkiye’de yaptığım organizasyonu 200-300 kişi ancak gelirken Avrupa ve Amerika’daki organizasyonlara 10-15 bin kişi geliyor. Bir kick boks organizasyonumuz 80 ülkede canlı olarak yayınlandı. Eurosport yayınladı.

O hangi ülkede yapılmıştı?

Romanya’da yapıldı. Hollywood’da Bai Ling’i getirmiştik. Türkiye’den Atakan Aslan, İbrahim Demirci gibi isimler vardı. Olağanüstü bir organizasyon oldu. Televizyonlar gazeteler günlerce bundan bahsetti.

ROMANYA PRENS VE PRENSESİ TEŞEKKÜR İÇİN GELDİ…


Romanya’daki ikinci organizasyonumda çalışma odamda otururken arkadaşlar geldi ve “Ramiz bey prens ve prenses sizinle görüşmek istiyor” dediler. Bir anda şaşırdım tabi, ne oluyor dedim kendi kendime. Davet ettim odama. Prenses İngiltere’de okumuş aksanından belli. “Çok teşekkür ederiz. Siz Hollywood yıldızlarını ülkemize getiriyorsunuz. Bunlar her yerde yayınlanıyor. Ülkemizin reklamı yapılıyor. Bunlar çok güzel şeyler. Size destek olamaya geldik” dedi. Çok mutlu oldum. Prens ve prensesle dostluk kurduk sonra. Bir sonraki gidişimde beni havaalanından aldılar. Konstanta’yı gezdirdiler. Şimdi insan düşünüyor ve üzülüyor. Ben Türküm, Türkiye’de bu kadar organizasyonlar yapıyorum gelip destek olmaları için birilerine yalakalık mı yapamam gerekiyor? Bu kadar haber çıkmasına rağmen kimse teşekkür bile etmedi. Kırgınım ama ülkemi seviyorum. Yavaş yavaş organizasyonları yurt dışına kaydırıyorum. Çünkü kıymetimiz yok burada. Ben Miami’de çok daha güzel organizasyonlara imza atacağımıza inanıyorum. İnsanlar orada teşekkür etmeyi biliyor. Burada bırakın teşekkürü bir de dolandırmaya kalkıyorlar. Ülkemizi seviyoruz bundan dolayı yine işimiz yapmaya devam edeceğiz. Çok iyi bir itibarımız var yurt dışında da Türkiye’de de. Söz verdiğimiz işin beş mislini yapıyoruz çoğu zaman. Minimum taahhüdü verdiğim işte maksimum iş yapıyorum yani. Gerçi bu iyi mi kötü mü anlamadım ama bu şekilde de yapmaya devam edeceğiz.

Organizasyonlarda Türk yıldızlarla yabancıları da buluşturuyorsun. Bir sinema filmi projen var mı yerli ve yabancı ünlülerin buluşacağı?

Aslında böyle bir projemiz vardı. Ama şimdilik askıya aldık.

HOLLYWOOD YILDIZI İLE METROBÜSE BİLE BİNDİK.

Türk ünlüler mi daha uyumlu yabancılar mı?

İnsandan insana değişiyor. Hollywood yıldızı ile bankın üzerine oturalım bir simit yiyelim desem hayır demez ama Türk oyuncuyu kestiremiyorum. Kimisi der kimisi demez. Bizimkiler daha kibirli. Onlar daha mütevazılar. İstanbul’daki bir organizasyonumuzda trafik sıkıştı mesela canlı yayına yetişmemiz gerekiyordu, metrobüse bindik Lorenzo Lamas ile.

Kara Şimşek’i Türkiye’ye getirdin. Reklamlarda organizasyonlarda oldukça boy gösterdi. Var mı başka bu tarz projelerin?


İnşallah Autoshow 2019’a Batman’ın arabasını getireceğim Batman’ın oyuncusu ile birlikte. Batman’dan sonra da Hayalet Avcıları var sırada.

Dizilere oyuncu veriyor musun?

Yabancı dizilere veriyoruz. Game Of Thrones’a da oyuncu verebiliriz.

Ortağın Varol’la nasıl kesişti yollarınız?


Genel müdür olduğum yıllarda tanıştım Varol’la. O zamandan beri ortağız. Varol’la beraber başladık bu işe. Bizi bu işe itti hayat. Dünyada bizim yaptığımız gibi yapan yok bu işi.

Ne zaman evleniyorsun?

Kısmet. Bir kez ağzımız yandı artık yoğurdu üfleyerek yiyoruz.

ÖNCE AŞK SONRA İŞ…

Nagehan Karadede ile ilişkiniz ne durumda?


Çok güzel bir ilişkimiz vardı. Çok sevdim onu. Fakat Surviver’a hazırlanırken beni üzdü, ihmal etti. Kendini Surviver’e verdi. Günde 8-10 saat spor yapıyordu. Buna saygı duyuyorum sonuna kadar da destekliyorum ama bana göre ilişkilerde öncelik şu olmalı. Önce aşk sonra iş. Ben onu ihmal etmezdim. Kırıldım, bu yüzden de ilişkiyi noktaladım. Ama barıştık sonra telefonla. Çok kırıldım ama sevgim ve ona verdiğim değer ağır bastı. Umarım döndüğünde her şey ilk başladığı günkü olur.

İNSAN BÜYÜDÜKÇE KÜÇÜLMELİ. KİBİR ÇOK KÖTÜ BİR ŞEY.

Çok mütevazi bir adamsın. Seni tanıdığım için bu soruyu rahatlıkla soruyorum. Senin sahip olduklarına sahip birçok insanın kibirden yanına yaklaşılmıyor. Sen bu mütevaziliğini nasıl korudun?

Ailemden aldım bunu. Öyle gördüm. İnsan büyüdükçe küçülmeli bana göre. Kibir çok kötü bir şey. Hayatımın hiçbir döneminde kibirli olmadım. Biri ezmeye çalıştığında mütevaziliğimi kaybediyorum. Özellikle de yanımda birini ezmeye çalıştıklarında. Bu sefer ben ezmeye çalışanı ezmeye kalkıyorum. Çünkü kabullenemiyorum. İnsanların birbirine kibirlilik yapması birbirini ezmeye çalışması bana çok üzücü geliyor. Zengin olsan da her şey geçici. Hepimizin gideceği yer aynı. Bu yüzden insanların kalbine göre değer veriyorum.


Bu karakterinden dolayı kazık yediğin oluyor mu ya da süistimal edildiğin?

Çok. Sürekli kazık yiyorum. Ama bu benim tarzım. Benim düşüncem bu. Ben iyilik yaparım denize atarım. Benim karşımdaki kötüdür, kazık atar, süistimal eder umurumda değil. O onun sorunu. Ben yine de dürüst olmaya özen gösteririm. Bu benim hayat felsefem. “Her şeyden önce dürüstlük”. Eğer bir yerde üçkağıt varsa bugün çıkmasa yarın bir gün mutlaka hiç ummadığın yerde karşına çıkar. O yüzden hayatta sonucu ne olursa olsun doğruyu söylerim. Bir hata yaptıysam onu da söylerim, gizlemem. Herkes birbirine yardım etse bu hayatta problem kalmaz zaten. Herkes iyi niyetli olsa, yardım etse, destek verse… Hayat inan çok daha kolay ve yaşanılır olur.

Röportaj: Şükriye Özgül





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder