Gebelik
kadınların en özel dönemlerinden biri. Hem annenin hem de bebeğin sağlıklı
olarak bu süreci tamamlaması için ise hamilelik süresince uygulanan rutin
gebelik testleri hayati öneme sahip. Ay
ay yapılması gereken bu testlere yönelik tüm detayları Medigold Sultan Hastanesinden
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Ayşe Serçin Külsoy anlattı.
“İLK 3 AYLIK RUTİN TESTLER
Gebeliğin ilk 3 ayında yapılması gereken rutin gebelik
testleri var. Çünkü bunlar ne kadar erken yapılırsa, bir hastalık varsa tespit
edilip ona göre ilacı veriliyor ve bebeğin bundan etkilenmesi önlenmiş oluyor.
Bunların en önemlileri kan sayımı, şeker testleri, hepatit testleri, guatr
testleri ve karaciğer enzimleri. Bunlar olmadan gebeliğin sağlıklı devam etmesi
mümkün değil. Bir de idrar tahlili yapıyoruz ki, iltihap varsa onu tedavisini
verelim diye.
2’Lİ VE 3’LÜ TESTLER
3’üncü aydan sonra 11-14 haftalar arasında halk
arasında zeka testi diye bilinen ikili test ve 16-19’uncu haftalar arasında da
halk arasında yine zeka testi diye bilinen 3’lü test var. Ama bunlar zorunlu
testler değiller. Çünkü yapıldığında tedavi edilmesi diye bir şey söz konusu
olmadığı için bunu hastalara sorup tercih ediyorlarsa yapıyoruz. Eğer varsa,
testte bir risk çıkarsa, ayrıntılı ultrasona ve anne karnından su alınmasına
gidiliyor. Eğer orada bir patoloji çıkarsa da hastanın tercihine göre bebeği
aldırma alternatifi veriliyor yasalar dahilinde. Hasta istemezse de bilerek
devam etme tercihine sahip olabiliyor. Anne karnından su alınması işleminde
bebeği kaybetme riski yüzde 1’dir. Çünkü bu işleme çok basit iğne ile girilip
15-20 cc kadar sıvı alınan ve sonrasında hastanın günlük aktivitesine döndüğü
bir işlemdir. Ancak biz yine de ilk gün annenin bir iş yapmamasını ve bol sıvı
almasını öneriyoruz. Herhangi ekstra bir tedaviye gerek duyulmayan bir
işlemdir. Ama karşılığında bize genetik olarak bebeğin cildinden dökülen bebeğe
ait hücreleri taradığımız için gerçekten bir anomali varsa; Down sendromu gibi
ya da zeka özürlü bir hastalık varsa direkt bebekten hücre alıp tanı
koyabiliyoruz. O açıdan çok önemli. Ancak bu testler zorunlu gruba girmiyor.
AYRINTILI ULTRASON
20’inci haftadan sonra bütün hastalardan ayrıntılı
ultrason istenir. Ayrıntılı ultrason zorunlu testlerdendir. Çünkü orada kafa
içerisinde, kalbinde, karnında, midesinde herhangi bir yerinde bir anomali var
mı tespit ediyoruz. Özellikle kalp anomalileri çok erken tanı gerektiren ve
erken müdahale edilirse tedavi imkanı doğan anomaliler. Örneğin çocuğun
kalbinde delik olduğu bilinirse biz bunu doğduğu ilk günden itibaren çocuk
doktoruna teslim ediyoruz. Hemen gerekli müdahalesi ve ameliyatı yapılarak
bebek kurtulabiliyor bu sayede. Ancak biz bunu tespit edemezsek anne “bebek
morarıyor, az emiyor, çok emiyor ya da bu bebek niye bu kadar çok uyuyor” diye
tespit edene kadar bir buçuk 2 ay geçiyor ve sonra zaten iş işten geçmiş
oluyor. Bu yüzden özellikle büyük anomalilerde önemli ayrıntılı ultrason,
mutlaka öneriyoruz.
ŞEKER YÜKLEMESİ
7’inci ayda şeker yükleme testi var. Şeker yükleme
testinde biz kadın doğumcular zorunlu diyoruz. Bütün hastalara şeker yüklemeyi
söylediğimizde hastalar “hayatta yaptırmam, bebeğe çok zararlı” diyorlar. Çünkü
şöyle düşünüyorlar. Şeker yüklendiğinde bebeğe 5 litrelik damacana ile şeker verileceğini
sanıyorlar. Halbuki olay öyle değil. Yüklenen şeker miktarı 50 gramlık
yüklemede toplam 2 baklava şekeri kadar, 75 gramlık yüklemede toplam 3 baklava
şekeri kadardır. Bunu hiç vermesek çok daha iyi olur aslında. Ama hastalar o
kadar çok tatlı tüketiyorlar ki, bizim kültürümüzde var bu. Aşure, hurma,
pekmez, fındık ezmesi… Bu kadar çok şekerli besin tüketen bir hastada eğer gizli
şeker varsa ve siz o hastayı taramazsanız o bebek genetik olarak diyabet
hastalığı ile kodlanıyor.
O yüzden hastalar her gün mutlaka her türlü tatlıyı
tüketiyor ama şeker yüklemeye gelince “bebeğime zararlı” diyorlar. Halbuki ben
de diyorum ki” keşke hiç yemeseniz de biz de hiç yaptırmasak bu testi.” Ama
toplumdaki en sık görülen hastalık bu ve çocukları tehdit ediyor. Bizim
alternatifimiz şu. Hastanın ailesinde diyabet var mı buna bakıyoruz. Diyabet yoksa,
hasta zayıfsa, kilo alımı iyi gidiyorsa, açlık şekeri hemoglobin A1C’si iyiyse,
uyumlu ve diyeti anlayan uygulayan bir hastaysa o zaman diyorum ki; 3 günlük
açlık tokluk şekeri takibi yapalım. Bakalım normal hayatta nasıl gidiyor. O
hastalarda bunu yapabilirsiniz. Ancak hastalarımız çok kiloluysa, 20’li
yaşlarda 3’üncü ya da 4’üncü gebelikse ve tatlı yemeye çok düşkünse bu hastayı
gözden kaçırmamamız gerekiyor. Anneyi gözden kaçırmak demek çocuğu da gözden
kaçırmak anlamına geliyor. Bu tüm nesli etkileyecek bir şey. Test yapılırsa
24-28 hafta arasında yapılabiliyor. 30 haftaya kadar da uzayabiliyor bu süre.
Bu da zorunlu bir test.
SON AY TESTLERİ
Son aya gelince son ayda biz mutlaka o ilk aylardaki
kan sayımı, ferritin düzeyi, B12, tiroid testleri gibi testleri tekrar istiyoruz.
Çünkü doğuma 1 ay kalmıştır. Hastanın kanı düştü ise bizim için doğumda kan
kadar önemli hiçbir şey yoktur. Bütün kadınlar kan ilacını çok düzenli
kullanmalı çünkü doğumda kan çok önemlidir. Eğer kadın kanı düşük bir şekilde doğuma
girerse olumsuz etkilenebiliyor. 5’inci aydan sonra kanı çok iyi olan kadınların
bile kanın düştüğünü görüyoruz. Çünkü bebek büyüdükçe anneden daha çok demir
almaya başlıyor. Eğer kadın kan ilacı kullanmazsa doğumda 1 buçuk 2 litre kadar
da kanıyor. Bu da anneyi kan kaybına bağlı şoktan kaybetme riskini doğuyor ya
da en basitinden kan takma zorunda kalıyoruz. Kan takmanın da bilenen ve bilinmeyen
olası ayrı riskleri var. Dolaysı ile kadın mutlaka kan ilacı kullanmalı. Ve
bütün bu testleri doktorunun gözetiminde yapmalı.
Kan ilacını çok derin bir kansızlığı yoksa genelde
16-18 haftadan sonra başlıyoruz ve doğuma kadar düzenli kullanmasını istiyoruz.
Genelde düzenli kullanırsa belli başlı kansızlık tipleri haricinde kan yükselir.
Mecbur kaldığımızda kan iğnelerine geçiyoruz. Hastanın kan iğnesini istemediği
durumlarda mecbur kalırsak kan serumu dediğimiz küçük, demir içeren serumlar
var onları takabiliyoruz. En son olarak mecbur kaldığımızda kan takıyoruz ancak
bu da istemediğimiz bir şey. Hastalar ilaç sevmiyor. Hep bir kanı var “pekmez
yersem kanım yükselir” diye. Pekmez kesinlikle kanı yükseltmiyor. Sadece şekeri
yükseltiyor.
Bir de artık d vitamini damlalar var. Bunlar zorunlu
ilaçlardır. D vitamini damlalarda gebelikte 9-10 damla ile başlanıp hastanın D
vitamini seviyesine göre 20 damlaya kadar düzenli kullanmak koşulu ile doğuma
kadar hatta kongrelerde doğumdan sonra 3 ay daha kullanılmalı diye söyleniyor.
Onların da kullanımı zorunludur.
Son ayda hastaları, bir haftada bir mutlaka NST’ye
alıyoruz. NST karından bebeğin kalp atışlarının yazdırıldığı EKG gibi bir cihazdır.
Onunla da haftada bir bebeğin iyilik halini değerlendiriyoruz annenin de doğum
ağrıları başlamış mı, ciddi bir kasılması var mı yok mu anlayabildiğimiz basit
bir test.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder