20 Nisan 2017 Perşembe



MUCİZE KADIN YAŞAMLA DÜELLOSUNDA ZAFER KAZANDI…

Her insanın korkulu rüyası kanser. Bu zorlu süreçte ise en büyük görev hastanın yakınlarına düşüyor. Feyza Alaman kanser oldu ancak hastalığını dahi bilmedi. Doktorlar eşine 4 aylık ömrü kaldığını söylediler. İnsanüstü bir mücadele ve inançla genç kadını kadere teslim etmeyen vefalı koca sayesinde Feyza Alaman kanseri yendi. Kanseri atlattığını ise sağlığına kavuştuktan sonra öğrendi. 4 ay ömür biçilen genç kadın kanserle mücadele sürecinde bir de hafızasını kaybetti. Uzun bir süre yavrusunu bile hatırlamadı. O henüz 30 yaşında hayatla girdiği zorlu mücadelede yaşadığı mucizevi süreci anlattı.

Kanser olduğunuzu nasıl öğrendiniz?
8 aylık hamileydim oğlum Muhammed’e. Doğuma 3 hafta kalmıştı. Bir gece yarısı fenalaştım. Eşim apar topar hastaneye kaldırdı.

BİR GECEDE DÜNYAM DEĞİŞTİ

Hastanede size ne söylediler?
Benim o gece dünyam değişti. Bilincim kapalı olarak eşim beni hastaneye yetiştirmiş. Sara nöbeti geçirdiğimi söylemişler. Beyin tümöründen şüphe etmiş doktorlar. Nitekim tetkiklerden sonra beyin tümörü tanısı konmuş. ‘4 ay ömrü var eşinizin.’ demişler eşime. Tabi bir de ameliyatımın mümkün olmadığını.

Pekiyi bu arada karnınızdaki bebeğiniz ne oldu?
Bebeğimi sezeryanla almışlar hemen. Hayati tehlikesi oluşmuş onun da, Doktorlar riske atmak istememiş. Kurtarmışlar yavrumu ve yoğun bakıma almışlar.

Bebeğiniz sizden ayrı mı kaldı bu süre zarfında?
Başka bir hastanenin yoğun bakımında kalmış.

HAFIZAM SİLİNDİ, BEBEĞİMİ HATIRLAMADIM

Siz bebeğinizin yanına neden gidemediniz?
Hem ölüm kalım mücadelesi, hem hafıza kaybından dolayı. Yoğun bakımdaydım ben de. Ancak düştüm ve kafamı çarptım diye biliyordu. Kanser olduğumu söylemedi eşim bana. Her şeyle kendisi mücadele etti aslında o süreçte. Muhammed doğdu dediler ama ne hamileliğimi ne de bebeğimi hatırlamıyordum. Daha pek çok şeyi de hatırlamıyordum.

Sonra ne oldu?
Eşim çarpmanın etkisi ile beyinde hafif bir tümör oluştuğunu ve basit bir biyopsi yapılacağını  söyledi önce. Beyin Cerrahı Prof. Dr. Alper Kaya ile görüşmüş. Ameliyatımı birçok cerrah üstlenmemiş bir tek Alper hoca ‘ben yaparım’ demiş.

AMELİYAT BİTİNCE HER ŞEYİ ÖĞRENDİM

Ameliyat süreci nasıl gelişti?
Ameliyata girdim, çıktım sonra durumun ciddiyetini öğrendim. Meğer geçirdiğim sara nöbeti tümördenmiş. Bu nöbet sayesinde tümör erken evrede yakalanmış. Çok büyük bir tümör olduğu için kimse ameliyata yanaşmamış ama Prof. Dr. Alper Kaya bu tümörü alabileceklerini söylemiş. Ameliyattan da tümörden tamamen arınmış vaziyette çıkmışım. Ben basit bir biyopsi ameliyatına gidiyorum zannediyordum meğer benim ölüm kalım mücadelem varmış. Hepsini sonra öğrendim.

Pekiyi ya hafızanız?
Hastaneden taburcu olduktan sonra bir süre annemin evinde kaldım. Bebeğim de oradaydı. Bebeğimle ilk defa annemin evinde tanıştık. İkimiz de yabancıydık birbirimize. Hafızam da sürekli gelip gittiği için hatırlayamıyordum, sanki Muhammed benim çocuğum değilmiş gibi hissediyordum. Ama eşimin ve ailemin sevgisi bana bu zor günlerde can suyu oldu. Minik oğlumla yeniden tanıştım.

Oğlunuzu ve ailenizi tam olarak ne zaman hatırladınız?
Ameliyattan yaklaşık 4 ay sonra. Oğlum 4 aylıkken hafızam toparlanmaya başladı. Hamileliğim, o gece her şeyi hatırlamaya başladım. Bebeğimi ondan sonra daha da sıkı kucakladım. Zavallı yavrum bana en çok ihtiyacı olduğu dönemde anne sütünden, anne şefkatinden, anne kucağından mahrum kaldı. Ancak anneme minnettarım bebeğime çok iyi bakmış bu süre zarfında.

MUCİZEM DERDİM, GERÇEKTEN MUCİZEM OLDU

Pekiyi ya eşiniz?
O benim mucizem derdim hep. Çok zorlu bir süreç yaşamış. Benden gizledi hastalığımı, her şeyle kendisi baş etti. Bana hiçbir şeyi yansıtmadı. Hiç kimse bu ameliyatı üstlenmezken o pes etmemiş. Yapabilecek doktor aramış, bulmuş. O olmasa ben bu kadarına cesaret edebilir miydim bilmiyorum. Hayatta imkansız yok bunu anladım. İnsan inanınca mucizeler gerçekten oluyor hayatta. Eşim benim  bu hayattaki gerçek mucizem oldu.


Bu hikayenin kahramanı sizsiniz Tayfun bey? Siz de anlatır mısınız bu zorlu süreci.
 22 Mayıs sabaha karşı sinir krizine benzer bir kriz geçiriyordu. Önce ne olduğunu anlamadım. Nefes almakta zorluk çekiyordu. Hamileliğin son günleri olduğu için doğum korkusu başlamıştı. Önce onunla alakalı bir şey olduğunu zannettim. 112’yi aradım ve yardım istedim onlar gelene kadar da rahat nefes almasını sağlamaya çalıştım. İlk müdahale yapıldıktan sonra hastaneye kaldırıldı. Bebeği hemen sezaryenle aldılar herhangi hayati bir durumla karşılaşmasın diye. Burada da yapılan tetkikler sonucunda durumunun ciddi olduğu ve beyninde çok büyük bir tümör tespit ettiklerini söylediler. Ameliyatının çok riskli olduğunu birkaç aylık ömrü olabileceğini söylediler. Ailecek hepimiz şok olduk tabii. Çok dua ettik ve araştırdık ayrıca bu ameliyatı yapabilecek bir cerrah var mı diye ve Prof. Dr. Alper Kaya’ya ulaştık. Tümör çok büyük olduğu için ameliyatın zorluklarını anlattı ama temizlenmesi durumunda da eşimin sağlığına kavuşma ihtimalinin olduğunu söyledi. Nitekim de öyle oldu. Ameliyat çok başarılı geçti ve eşim bu hastalıktan kurtulmayı başardı. Hayatta bazı mutlulukların değeri hiçbir şeyle satın anmazmış. Tabi en önemli etken inanmak ve mücadele etmek. Umut yok düşüncesi ile bırakmadım. Allah bilir dedim, ümidimi ona bağladım. Dua ettim. Kabul etti dualarımı. Bu yüzden her umutsuzluğa karşı hemen pes etmemek lazım. Karanlığın sonunda aydınlık olduğunu unutmamak gerekir.

Kaynak: prpointmedia - Şükriye Özgül

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder