Dünyada
önlenebilir ölüm nedenleri arasında ilk sırada yer alan yüksek tansiyon
kriterleri değişti. Yıllardır normal tansiyon diye bildiğimiz değerler artık
yüksek tansiyon değerini taşıyor. Uzmanlar ise bu uygulamanın erken tanı için
büyük önem taşıdığını ifade ediyor.
Yüksek tansiyonun beraberinde birçok hastalığı da
getirdiğini ifade eden Kardiyoloji Uzmanı Dr. Ahmet Sarıçopur,” Hipertansiyon
halk dili ile yüksek tansiyon, dünyada önlenebilir ölüm nedenleri içinde ilk
sırada yer alıyor. Yüksek tansiyon kalp krizi, beyin krizi, kalp yetersizliği,
kalpten çıkan ana damar olan aortanın yırtılması, kalp ritim bozuklukları,
böbrek yetmezliği, görme bozuklukları gibi yaşam kalitesini önemli ölçüde bozan
ya da ölüme sebep olan hastalıklara yol açabildiği gibi hayati organlara da
ciddi zarar verebiliyor.” dedi.
Amerikan Kardiyoloji Derneğinin geçtiğimiz kasım
ayında yayınlanan yeni hipertansiyon kılavuzunun detaylarını paylaşan Dr. Ahmet
Sarıçopur,” Hipertansiyon konusunda zaman zaman dünyadaki kardiyoloji
dernekleri kılavuzlar yayınlamakta ve bu konudaki bilgileri güncellemektedir.
Bununla ilgili olarak en son Kasım 2017’de Amerikan Kardiyoloji Derneği yeni
bir hipertansiyon kılavuzu yayınladı. Bu
kılavuzla beraber önceki bilgilerimizde radikal değişiklikler oldu. Yeni
kılavuza göre hipertansiyon limitleri aşağı çekildi. Önceden 140/90 mmHg yani
halk dilindeki tabiri ile 14’e 9 değerinin üstü hipertansiyon olarak
adlandırılırken; 120/80 mmHg altı normal, 120-129/80 mmHg yüksek tansiyon,
130-139/80-89 mmHg evre I hipertansiyon, 140/90 mmHg ve üstü evre II
hipertansiyon olarak sınıflandırıldı. Daha önceki tanıma göre toplumun yüzde 30’u
hipertansiyon hastası iken yeni tanımlama ile bu oran yüzde 46’ya çıkmıştır.”
şeklinde konuştu.
Erken
teşhis konulmasına yardımcı olacak.
Bilinçlenmek
için kampanyaları artırmalıyız.
Yüksek tansiyona ve alınacak önlemlere karşı toplumsal
bilinçlenmenin önemine dikkat çeken Sarıçopur,” Tansiyonu holterde 120-130
milimetre cıva aralığında olan bir hastaya biz bu kılavuzdan önce normal
tansiyon derken şimdi diyeceğiz ki, ‘diyetine dikkat et, günlük egzersiz yap, günde
45 dakika yürü ya da bisiklet sür, stresten uzak dur’. Burada hem koruyucu
hekimlik hem de toplumsal bilinçlenme anlayışı ortaya çıkıyor. Bu insan
psikolojisi açısından da çok önemli. Evde oturan insan depresyon riski altında
ama hayatına en azından kısa yürüyüşleri ekleyen bir insan stresi de kontrol
altına alabilir. Bilinçlendirmek erken tanıda önem taşıdığı gibi risk
faktörlerinin de ortadan kaldırılmasında destek olacaktır. İnsanlar ilaç
kullanmadan bu hastalığın önüne geçebilecekler bu sayede.” dedi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder